GÜNCEL

AİLEDE İSTİŞARE

Ailede istişare

Abone Ol

İstişare, “Şûra” kelimesinden türemiş olup, daha isabetli kararlar verebilmek amacıyla kişilerin fikirlerini almak demektir. İnsanoğlu bilgi, tecrübe, kabiliyet açısından sınırlı bir varlıktır ve illaki başka bir akla muhtaçtır. Kişi ne kadar zeki ve bilgili olursa olsun kişisel eğilimleri ve o an içinde bulunduğu durum vereceği kararlarda etkili olduğundan belki de yanlış kararlar verebilecektir. İşte insanı fevri ve sonrasında pişmanlık duyacağı kararlar almaktan koruyacak olan “istişare”dir.  Kur’an-ı Kerim’in 42. Suresi “Şûra” suresidir. Şûra suresinin 36-39. Ayetlerinde mümin ve tevekkül sahibi kimselerin özellikleri sıralanır:

“Size verilen her şey dünya hayatının geçici zevklerinden ibarettir. Allah katında olanlar ise daha iyi ve daha kalıcıdır. Bunlar, iman eden ve rablerine dayanıp güvenenler içindir. ﴾36﴿ Onlar büyük günahlardan ve hayâsızlıklardan kaçınırlar, öfkelendiklerinde dahi bağışlarlar. ﴾37﴿ Rablerinin çağrısına uyarlar, namazı özenle kılarlar. İşleri de aralarındaki danışma ile yürür. Kendilerine verdiğimiz rızıktan başkaları için harcarlar. ﴾38﴿ Onlara haksız bir saldırı yapıldığında elbirliğiyle kendilerini savunurlar.” ﴾39﴿ 

Bu ayetlerde Yüce Rabbimiz müminlerin; iman ettiklerini, namazı özenle kıldıklarını, öfkelenseler de bağışladıklarını, kendilerine verilen rızıktan başkalarına da bağışladıklarını, işlerini de aralarında danışma ile çözdüklerini açıklar. Mekke döneminde nazil olan bu ayetlerin Müslüman şahsiyetinin inşasında temel olacak konuları ihtiva ederek bunlardan birinin de istişare olması konunun önemini göstermektedir.

Tabi ki kendisiyle istişare yapılan kişinin de o konuyla ilgili olarak liyakat ve ehliyet sahibi biri olması çok önemlidir. İstişarede cinsiyete değil aklıselim olmaya önem verilir.

Peygamber Efendimiz’in hayatında istişare çok büyük bir yer kaplar. Ebu Hureyre (r.a): “Rasulullah’tan daha çok ashabı ile istişare eden bir kimse görmedim.” (Tirmizi, Cihad, 34) demiştir. Peygamberimiz, kesin bir kanaatinin olmadığı, vahiyle uyarılmadığı durumlarda ashabının teklif ve önerilerine açık olmuştur. O (s.a.s), Bedir, Uhud, Hendek savaş stratejilerinde, ekonomi, siyasi konularda hatta kendi ailevi meselelerinde ashabıyla görüş alış verişinde bulunarak onlara danışmıştır. Böylelikle ashabına ne kadar güvendiğini, onlara değer verdiğini göstermiştir. İstişarede soran kişi, yanlış ve hatadan kurtulur; danışılan kişi de kendinin birey olarak değerini fark eder.

Peygamberimiz aile hayatında eşlerine danışmıştır. İlk vahiy aldığında duyduğu endişeyi önce sevgili eşi Hz.Hatice ile paylaşmış, kendisini endişelendiren bu durumdan onun verdiği akıl ile rahatlamıştır. Aynı şekilde Hudeybiye Anlaşması sırasında yaşanan gerginliğin çözümünü Ümmü Seleme annemizle istişare etmiş, onun önerdiği tavsiye ile hareket etmiştir. İfk hadisesinde Hz. Ali, Üsame b.Zeyd, Hz. Aişe’nin cariyesi ve Zeynep b. Cahş ile istişare etmiştir. Bu olayda da görürüz ki kadın, erkek, hür, köle diye ayırmadan toplumun her kesiminden kişiye danışmıştır.

Ailede istişare varsa eğer bireyler arasında “Senin ne düşündüğün benim için önemli, düşüncene katılsam da katılmasam da ne düşündüğünü bilmek istiyorum.” denmiş olur. Böyle bir aile ortamında büyüyen çocuklar da hayatının her devresinde büyüklerine danışmayı, evlenip yuva kurduktan sonra da kendi eşine ve çocuklarına danışmayı öğrenir.

Aile içinde istişare edilen konular her alandan olabilir. Çocukların bakımı, okul seçimi, çalışan anne ise çocuklara kimin bakacağı, meslek seçimi, ev ya da araba seçimi, hafta sonu nereye gidileceğinin kararlaştırılması hatta akşama ne yenileceğinin bile istişare ile sonuçlandırılması güzel olur.

İstişare edilen yuvalarda bireyler kendisine değer verildiğini hisseder ve böylelikle aralarında sevgileri artar, başkalarına saygı duyulması öğrenilir, muhatabın dinlenilmesi sağlanır, bireylerin kendilerini ifade etme fırsatı doğar, ailede tek kişi her işi yüklenmekten kurtulur, hatada da doğru kararda da birliktelik sağlanır, danışma sayesinde çözümsüz ya da zor görülen konuların kolayca sonuca vardığı fark edilir. En önemlisi de herkes bencilce yaşamaktan kurtulur. İstişare yoksa herkes kendi doğrusunca yaşar ve istediğini yapar. Bu durumda aileye çok zarar verir.

Atalarımızın da dediği gibi “Danışan dağları aşmış, danışmayan düz yolda şaşmış.” Hayatımızın her alanında başta ailemizle olmak üzere hele ki çoğunluğu etkileyecek konularda karar alırken yetkili gördüğümüz kişilere danışalım, fikirlerini alalım. Bu davranış doğruyu bulmamızı kolaylaştıracaktır. Çünkü akıl akıldan üstündür…

Elif DEMİRCİ

Kdz. Ereğli Müftülüğü Uzman Vaizi


Haber : Değişim Haber Merkezi

Abone Ol