Haber giriş tarihi : 15-10-2021 | 10 : 21 44
Haber güncelleme tarihi : 15-10-2021 | 10 : 21 44
Karadeniz Ereğli Müftüsü Sabri Kütükçü, Mevlid’i Nebi haftasında bu yıl ana tema olarak Diyanet İşleri Başkanlığınca ‘’Vefa’’ konusunun halka anlatılmasına karar verildiğini belirterek, “Vefa duygusu, yetişmemiz de en fazla emeği olan başta anne babamız olmak üzere eğitim ve öğretimde katkı sağlayan öğretmenlerimize, sıkıntıya düştüğümüzde elimizden tutan insanlara, pandemi sürecinde veya hastalığımızda yanı başımızda olan sağlık çalışanlarımıza karşı vefalı olabilmek ahlaki bir erdemliliktir” dedi.
Karadeniz Ereğli Müftüsü Sabri Kütükçü Mevlid Kandili dolayısıyla Elif Yapıcı’nın sorularını cevaplandırdı.
Müftü Kütükçü, İçerisinde Peygamber Efendimizin doğum gününü barındıran hafta Diyanet İşleri Başkanlığı’nca Mevlid-i Nebi Haftası olarak ilan edildiğini belirterek başladığı açıklamasında, “Diyanet İşleri Başkanlığımızca her yıl Mevlid-i Nebi haftasında işlenmek üzere bir ana konu belirlenir ve bu konu farklı etkinliklerle insanımıza anlatılmaya çalışılır. Hicri takvime göre 17 Ekim Pazarı, Pazartesiye bağlayan gece Peygamber Efendimizin Dünyayı şereflendirdiği gecedir. Bu gece yıllardır Müslüman topluluklar tarafından Mevlid Kandili olarak kutlanmıştır” dedi.
BU YIL ANA TEMA ‘’VEFA’’
Karadeniz Ereğli Müftüsü Sabri Kütükçü, yaptığı açıklamada, “’Mevlid-i Nebi haftasında bu yıl ana tema olarak Başkanlığımızca ‘’Vefa’’ konusunun halkımıza anlatılmasının uygun görüldüğünü belirterek; “Vefa deyince akla kişinin kendisinin yetişmesinde emeği olan kişilerin hatırlanması gelir. Vefa duygusu, yetişmemiz de en fazla emeği olan başta anne babamız olmak üzere eğitim ve öğretimde katkı sağlayan öğretmenlerimize, sıkıntıya düştüğümüzde elimizden tutan insanlara, pandemi sürecinde veya hastalığımızda yanı başımızda olan sağlık çalışanlarımıza karşı vefalı olabilmek ahlaki bir erdemliliktir” dedi. Yaratılmış olan insana karşı vefalı olmak ahlaki bir meziyet olmakla birlikte esas Vefa; bizi yaratan ve bizi sayısız nimetlerle donatan Yüce Yaratıcıya karşı olmalıdır. Allah’a karşı vefalı olmak ona layıkıyla kul olabilmekle mümkündür. Onun ve Resulünün koyduğu ahlaki prensiplere uymak; bizden istenilen ibadetleri zamanında yapabilmek; topluma karşı yüklendiğimiz sorumlulukları yerine getirmek yüce yaratıcıya karşı duyulabilecek en güzel vefa duygusudur” ifadelerine yer verdi.
Peygamber Efendimizin insanları vefalı olmaya davet ettiğini de unutmamalıyız.; diyerek sözlerine devam eden Kütükçü, doğumuyla yer yüzünü şereflendiren efendimizden vefa ile ilgili örnekler verdi: “Efendimiz bir defasında savaş hazırlığı yapmış ve sahabesiyle birlikte savaş için yola koyulmuştu. Genç bir delikanlı, savaş hazırlıklarını tamamlayarak peygamber efendimize yolda yetişiyor ve orduya, katılıyor. İyi bir davranış sergilediğini düşünerek Peygamber Efendimizin yanına gelip,‘ Annemi babamı gözü yaşlı bir şekilde bırakarak size katıldım, deyince Peygamber efendimiz delikanlıya ‘Geriye dön önce annenin babanın gözyaşlarını dindir, diyerek bir insanın annesi ve babasına karşı vefalı olması gerektiğinin altını çiziyor. Kaldı ki bu anlattığımız olay, o dönemin şartlarında insana en çok ihtiyaç duyulan bir ortamda vuku buluyor. Peygamber efendimiz, anne ve babayı hatırlıyor ve savaşçıya en çok ihtiyaç duyulduğu bir zamanda bile anne babasının izni olmaksızın orduya katılmanın uygun olmadığının altını çiziyor. Bugün günümüz toplumunda annemize babamıza olan vefa duygusunu hatırlamak, bizi büyüten emek veren çocukluğumuzda her türlü ihtiyacımızı gideren yetişme ve okul dönemimizde bizlere her türlü imkânı sunan annemize babamıza karşı vefalı olabilmek her Müslümanın temel önceliklerinden biri olmalıdır.
Peygamber efendimiz Medine’ye hicret ettikten sonra kendisine bir hediye taktim edilir, o esnada eşi Hz. Ayşe validemizde yanındadır. Kendisine taktim edilen bu hediyenin bir kısmını; Mekke döneminin zorlu sürecinde en büyük destekçisi olan ve Mekke döneminin son yıllarında vefat eden eşi Hz Hatice’yi hatırlıyor ve Hz. Ayşe validemizin yanında hizmetçisine ‘bunu al Hatice’nin falanca dostuna götür’ diyerek Hz. Hatice validemiz hayatta olmadığı için ona hürmeten Hz. Hatice’nin arkadaşına hediye gönderiyor.
Hz. Hatice validemizin yakın arkadaşına bu hediyenin taktim edileceğini duyan Hz. Aişe validemiz efendimizin bu vefalı davranışı karşısında Hz. Hatice’yi kıskanarak
-Ya Resulullah, benim gibi genç bir kadın yanında varken hala ölmüş olan bir insanı hatırlıyorsun diyerek peygamber efendimize tepki göstermişti, ama Hz. Peygamber efendimiz Hz. Aişe validemizin bir kadınlık hissi ile bunları söylediğini düşünerek onu teskin etmek için ona döndü ve
- Ey Aişe; Hatice başkaydı. Kimsenin inanmadığı bir dönemde o bana inandı, kimsenin bana sahip çıkmadığı bir dönemde, o bana sahip çıktı, kimsenin malını benim davam için harcamadığı bir dönemde o bütün malvarlığını benim için harcadı ’ diyerek Mekke’nin sıkıntılı sürecinde kendisine sahip çıkan, kendisine destek veren Hz. Hatice’ye bir vefa borcu olarak arkadaşına hediye gönderdiğini anlatmaya çalışmıştır. Peygamber Efendimizin bu davranışı bize gösteriyor ki sıkıntılı süreçlerimizde bizim elimizden tutan, bize sahip çıkan insanlara ölmüş olsalar bile onları hatırlayabilmek, onları hayırla yad ederek arkalarından birer Fatiha gönderebilmek; eğer hayatta iseler onları ziyaret ederek, onlarla ilişkiyi sürdürebilmek peygamber efendimizin Müslümanlara anlatmaya çalıştığı önemli bir ahlaki olgudur ve bunun adı vefadır.
“İNSANIN YETİŞMESİNDE EMEĞİ OLAN HERKESE VEFALI OLABİLMEK…”
Peygamber efendimiz, vefa kavramını ifade ederken sadece hayatta olan babaya değil; babamız ölmüş ise baba dostlarını zaman zaman ziyaret ederek onların hal ve hatırlarını sormanın babaya karşı duyulan bir vefa örneği olarak hayırlı amellerden saymıştır.. Vefat eden bir babanın dostunu hatırlamaya çalışan bir peygamberin, hayatta olan bir babaya, hayatta olan bir babanın sevdiklerine, arkadaşlarına, dostlarına evladı tarafından saygı gösterilmesi, imkân ve fırsat buldukça baba dostlarını ziyaret edilmesi; erdemli, faziletli, ahlaklı bir davranış olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla biz vefayı, vefalı olmayı sadece lisanımızda söylenen bir söz olarak değil, davranışlarımızda, hareketlerimizde göstermemiz gerektiğini düşünüyorum. Vefa olgusu sadece bizim ihtiyaçlarımızı gideren kişilere karşı değil; aynı zamanda bizlere destek veren sosyal kuruluşlara karşı vefalı olmak, eğitimimize katkı sunan öğretmenlerimize, özellikle pandemi sürecinde bizlerin sağlık hizmetinde koşturan sağlık çalışanlarımıza, genel bir ifadeyle insanın yetişmesinde emeği olan herkese vefalı olabilmek, yeri ve zamanı geldiğinde onlara vefa borcunu ödeyebilmek Müslümanın temel ilkelerden biri olmalıdır”
Karadeniz Ereğli Müftüsü Sabri Kütükçü, vefa kelimesinin sadece İstanbul’da bir semtin adı olmadığını, ahlaki bir erdemlilik olduğunu dile getirdikten sonra bizlere bir anısını anlattı;
“Ben öğrencilerle ilgilenmeyi öğrencilere hizmet etmeyi kendine görev kabul etmiş bir müftüyüm. Konya’da kendisine öğrencilik hayatında kendisine barınma imkanı ve burs verdiğimiz bir öğrencimiz, öğretmen olarak atandıktan sonra beni arayarak;
-Hocam ben şu anda Hatay’da öğretmen olarak çalışmaya başladım, benim öğrencilik yıllarımda siz bana burs verdiniz, şimdi ben devlet tarafından maaş alan bir insanım bana iki öğrenci ismi verin, bir vefa borcu olarak bende onlara burs vereyim, dedi. İşte bir insanın kendisinin yetişmesinde emeği olan insanların iyiliğini hatırlayarak kendisinin de bu iyiliğe sahip çıkması vefa duygusunun en güzel örneğidir.
Kan ihtiyacı duyduğumuzda bize kan vermeye çalışan, Kızılay’ımıza sağlığımızda kan verebilmek bir vefa duygusudur. Müslüman vefalı olan insandır. Mevlid’i Nebi haftasında, vefa duygusunu toplumun çeşitli kesimlerine anlatmak, bizlere hizmet eden insanları ziyaret ederek hal ve hatırlarını sormak, bu haftanın en temel özelliklerinden biri olacaktır.
Bu duygu ve düşünceler içerisinde, Mevlid Kandilimizin hem tüm insanlığa huzur ve barış getirmesini Cenabı Haktan temenni ediyorum. Sağlık çalışanlarımıza bu süreçte vermiş oldukları desteklerden dolayı bir vefa borcu olarak, sizlerin aracılığıyla teşekkürlerimizi sunuyorum.
Haber : Elif Yapıcı