TÜRKİYE'DE BALIKÇILARIN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
10 Eylül 2012 09:36:52
ÖN SÖZÜM: Türkiye'nin üç tarafı denizlerle çevrili.Balıkçılarımız istedikleri gibi hizmeti alamıyorlar ve istedikleri kadar da hizmeti Halkımıza veremiyorlar.Yani Denizlerimizden yeterince faydalanamıyoruz. Balıkçılarımız kurallara ve yasaklara uymalı ki daha verimli bir mevsim geçirelim. Öncelikle Balıkçılarımızdan meslektaşlarına ve onların avlanma alanlarına Balıkçılığın geleceği için ,saygı göstermelerini bekliyoruz.
Karadeniz-Marmara-Ege-Akdeniz ?de Ekmeğini kazanmak için denizlerimizde alın teri döken Balıkçılarımızın sorunlarını ve isteklerini,yapılması gerekenleri sizlerle paylaşıyorum. Onlar ne kadar kaliteli balık yakalarlarsa Türkiye?de bizler de o kadar kaliteli balık yeriz .Araştırmam sonucunda ki bilgileri ağıda sizlere sunuyorum.
Gırgır nedir?
Açık denizlerde balıkları çevirip avlamak için iki kayık tarafından kullanılan büyük ağ.(TDK Türkçe Sözlük)
Gırgır, pelajik (yani orta suda dibe bağımlı olmaksızın yaşayan ve mevsimlik göçler yapan) balıkları, başka vasıtalarla avlanması mümkün olmayan derinliklerde, etraflarını çevirip alttan büzmek suretiyle yakalamaya yarayan bir av aracıdır.
Bu tariflere göre, gırgır hangi balıkları yakalar?
Pelajik balıkları değil mi, yani, istavrit, hamsi, lüfer, palamut, bulabilirse(veya eskiden) uskumru,
kolyoz, sardalye, orkinos vs.
Peki günümüzde gırgır hangi balıkları yakalıyor?
Yukarıda saydıklarımıza ek olarak, tekir, barbunya, mezgit, pisi, dil, köpek balığı, ve genel olarak merada bulunan bütün dip balıklarını.
Neden ve nasıl?
Çünkü açık denizde derin suda değil, kıyılarda, sığ sularda çeviriyor, üstelik bunu devletin, görevi balık stoklarını korumak olanların izniyle yapıyor.
Burada trola karşı açık bir haksızlık göze çarpıyor.
Çünkü özellikle dip balıklarını avlamak için uygulanan trol tekniği, Marmara ve boğazlarda tamamıyla yasak, oysa gırgır bu sularda altı kulaca kadar resmen çevirebiliyor.
Karadeniz'de de sahilden üç mil açığa kadar trol yasak, gırgır serbest.
Bu sularda da bir trol takımı gibi çalışan ve troldan çok daha fazla bir alanı süpüren gırgır, trolun hedef balığı olan dip balıklarını yakalıyor.
Özetle, günümüzdeki şekliyle gırgır avcılığı, hem asli maksadından uzaklaşmış, hedefi olmayan
balıkları tutar hale gelmiş hem de trola karşı bir haksız rekabet içine girmiş ve kendisine büyük avantaj sağlamıştır.
Kıyılardaki gırgır avcılığı, geleneksel kıyı balıkçılığı denilen ve münhasıran bulunduğu yakın kıyıya
bağlı olarak avcılık yapmak durumunda olan küçük balıkçılara karşı da orantısız güç kullanan bir rakip olarak varlığını devam ettirmektedir.
Kıyılarda avlanan gırgır, kıyı balıkçıları gibi seçici av materyali kullanmadığı için de özellikle balıkların üreme ve gelişme alanı olan sıfır-50 m. arası derinliklerde stoklar üzerinde kabul edilemez bir tahribata sebep olmaktadır.
Anılan sebeplerle gırgır, kesinlikle kıyılardan uzaklaştırılmalı ve asli avcılık yeri olan derin denizlerde, asli hedefi olan pelajik balık avına yönlendirilmelidir.
TEKNELER EMANET KONUMUNDA AB uyum yasaları kapsamında Türk Balıkçılığın da değişim ve dönüşümün başladığını, ancak değişim ve dönüşüm sürecinin sancılı geçtiğini, balıkçıların büyük sıkıntılar yaşadığını biliyoruz,?İstatistiklere göre denizlerimizde yakalanan balık oranlarında düşüş olmamasına rağmen, son yıllarda balıkçılarımızın borcu her geçen gün çığ gibi büyümektedir. Para kazanamayan borç, harç içinde ayakta durmaya çalışan balıkçılarımızın tekneleri artık kendilerine emanet durumuna gelmiştir? dedi.
YASAKLAR ÇÖZÜM DEĞİL
Denizlerin kurtulması için Türk balıkçı filosunda ki tekne sayısının mutlaka azaltılması gerektiğine inanıyorum, gönüllü olarak balıkçılıktan çekilmek isteyen teknelerin devlet tarafından satın alınmasını ve endüstriyel balıkçılık yapan Türk balıkçı gemilerinin başka uluslar arası sularda avlanması için desteklenmesi gerekir.. Denizlerin korunması için uygulanan yasakların değil, bilinçli balıkçılık önemlidir. ? Buda şu anlama geliyor. Balıkçılığı korumak, kurtarmak yine balıkçının kendi elindedir?
AKARYAKIT YÜZDE 950 ARTTI
1979-1996 yılları arasında Türk balıkçılığının altın çağını yaşadığını biliyoruz, ?1979-1996 yılları arasında tekne sayımız 8 bin 749 iken tekne başına 39 ton balık düşmüştür. 2009 yılında tekne sayısı 18 bine çıkmış, tekne başına düşen balık miktarı ise 20 ton olmuştur. Yakalanan balıkta yarı yarıya düşüş görülürken, 90?lı yıllarda 350 kuruş olan mazot bugün2012 de , 4 liraya çıkmıştır. Balıkçımızın en büyük gideri olan akaryakıtta yüzde 950 artış görülmektedir. Bu kadar çarpık bir tabloda balıkçımızın ayakta kalması olanaksızdır.?
BALIKÇI DESTEKLENSİN
Balık çiftliklerinde yetiştirilmek üzere alınan balık başına, satarken de kilo başına devletin balık üreticilerine teşvik veriliyor, ?Üreticilere verilen destek benim balıkçıma niçin verilmiyor? Tarım Bakanlığı müstahsil makbuzunu, faturasını gösteren tüm balıkçılarımıza üreticilere verdiği desteği vermelidir.
IŞIK İLE AVCILIK BALIKÇILIĞI BİTİRİYOR!
Denizde ışık ile avcılık yapan endüstriyel balıkçıların 8 bin Watt sınırlamasına uymadığını Denizlerde 15 bin Watt lamba yakılarak gırgır ile avcılık yapılıyor. ?15 bin Watt lamba yakılarak Denizlerimizde gırgırlar tarafından yok ediliyor? , ?Devletimiz bizi maddi olarak desteklesin denize bir yıl boyunca olta bile atmayalım. Denizlerimizin uzun bir yasak dönemine ihtiyacı var?
YASAK AVCILIK YAPAN TEKNENİN RUHSATINA BİR YIL EL KONULSUN
1380 sayılı yasa gereği tebliğ ve yasalara uymayan tüm balıkçı teknelerinin yasa dışı avcılığı yaptığı ilk günden itibaren avcılık ruhsatlarına bir yıl süre ile el konulması başta olmak üzere,
Marmara?da gırgır ağı boylarının 7,5, derinliklerinin ise 85-90 kulaçla sınırlandırılmasını, aydınlatma adı altında ışık ile balık avcılığına son verilmesi, İstanbul ve Çanakkale Boğazları?nda kurulan dalyanların genel balıkçılık süresince yapılmasını, gırgır ve trol avcılığına kota getirilmesi, kıyı ve endüstriyel balıkçıların avcılık sahalarının ayrılmasını,Ege ve Akdeniz de yapılan balıkçılık Ülkenin her yerine gönderilmeli halkımız Ege ve Akdeniz balığını daha çok tüketmelidir. Bu yapılırsa Marmara ve Karadeniz rahatlar.
Karadeniz ve Marmara?da eylülde başlayan hamsi avcılığının kasım ayına çekilmesini ve torik, palamut avcılığının 31 Aralık tarihinde sonlandırılmasını gerekir ve bu mutlaka yapılmalıdır.
BALIKÇILARIN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Balıkçıların gündeme getirdiği güncel sorunlar ve çözüm önerileri ise genelde şu başlıklarda toplandı:
Balık avı sezonunun kısa bir zaman aralığına sıkışması
En yüksek balık avının yapıldığı dönemlerde avlanan balıkların işlenme ve donmuş gıda gibi süreçlerde değerlendirilememesi,
Balık avı ve kültür balıkçılığında dış pazara girilememesi,
İç pazarda fiyat dengesizliklerin yaşanması,
Kültür Balıkçılığında ihracata yönelik üretim yapılamaması,
Deniz?de kafes balıkçılığı sisteminde kira başta olmak üzere ağır yaptırımların ve yasal yükümlülüklerin fazla olması,
Mevzuatların özel sektörün gelişmesinin önündeki en büyük engeli oluşturması,
Sektörde soğuk zincir kurulamaması, soğuk hava depolarının yetersizliği,
Avlanan ve üretilen balığın çok kısa bir zaman aralığında tüketiciye pazarlanmasının getirdiği sorunlar,
İhracata yönelik üretim ve avlanmanın geliştirilememesi,
Taze balık tüketimi yanında işlenmiş ve donmuş balık tüketiminin de artırılması için toplumun bilinçlendirilmesi,
Modern hal binalarından sektörün yoksun olması,
Doğu Karadeniz?de hamsi balığının avlanma sezonunda fazlalığının kültür balıkçılığı için yeme dönüştürülmesi besin değerinin kaybına yol açıyor,
Kooperatiflerin amaçları doğrultusunda çalışamaması,
Balıkçılık sektörü dışından olanların sektöre etki edecek iş alanlarında yatırım ve ticaret olanağı sunulması,
Balıkçı barınaklarının balıkçılık amaçları dışında kullanımının engellenmesi
BALIKÇILIĞIN GELİŞMESİ İÇİN ;ORTAK GÖRÜŞ VE ÖNERİLER
?Ürünler iç ve dış piyasaya taze balık olarak sürüldüğü gibi, işlenerek kesilmiş, temizlenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, paketlenmiş, tuzlanmış, kurutulmuş, salamura ve konserve edilmiş olarak da sunulmaktadır. Ayrıca, ülkemizde balık unu ve balık yağı sanayisi de bulunmaktadır.
Balıkçılık sektöründeki ürünlere yönelik dondurma, tuzlama, konserve ve paketleme ünitesi içeren daha fazla sayıda ve modern işleme tesislerinin kurulması ekonomik anlamda sektöre katkı sağlayacaktır.
Sektörün gelişmesi için destek ve teşviklere ihtiyaç vardır. Kaynakların rasyonel kullanılabilmesi için Su Ürünleri Eğitim Merkezleri kurularak eğitimler yapılmalı ve Ar-Ge çalışmaları desteklenmelidir. Balıkçılıkta arz-talep dengesi oluşturularak, sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması önem arz etmektedir.
Sınırsız ve kuralsız avcılık kontrol altına alınmalı ve her geçen gün artan mali ve biyolojik yok oluş engellenmelidir. Avcılıkta gerekli denetimler mutlak suretle yapılmalı ve kota sistemi uygulanmalıdır.
Ticari gemilerde olduğu gibi balıkçı tekneleri de tanker istasyonlarından kartlı sistemle mazot alabilmelidir.
Ülkemiz kültür balıkçılığı alanında büyük bir potansiyele sahip olmasına rağmen üretim istenen seviyeye ulaşamamıştır. Sektörün gelişimi için desteğe ihtiyaç vardır. Kaliteli yumurta ve yavru üretimi amacıyla uzmanlaşmış damızlık işletmelerinin kurulması ve mevcut işletmelerin geliştirilmesi teşvik edilmelidir.
Üretim bölgelerinde yol, su, elektrik gibi altyapı çalışmaları eksiksiz olarak tamamlanmalıdır.
Balık hastalıklarıyla ilgili laboratuar ve yetişmiş eleman eksikliği giderilmelidir.
Balıkçılıkla ilgili olarak yaşanan sorunların çözümüne katkı sağlamak için üretici örgütleri güçlendirilmeli ve desteklenmelidir.? Eğitimci-Yazar-Şair Harun KARA diyor ki;
HERKES UYMASI GEREKEN BALIKÇILIK KURALLARINA UYARSA, DENİZLERİMİZ VE TORUNLARIMIZ BALIKSIZ KALMAZ?
Karadeniz ve Marmara?da eylülde başlayan hamsi avcılığının kasım ayına çekilmesi ve torik, palamut avcılığının 31 Aralık tarihinde sonlandırılması gerekir ve bu mutlaka yapılmalıdır.
Karadeniz-Marmara-Ege-Akdeniz ?de Ekmeğini kazanmak için denizlerimizde alın teri döken Balıkçılarımızın sorunlarını ve isteklerini,yapılması gerekenleri sizlerle paylaşıyorum. Onlar ne kadar kaliteli balık yakalarlarsa Türkiye?de bizler de o kadar kaliteli balık yeriz .Araştırmam sonucunda ki bilgileri ağıda sizlere sunuyorum.
Gırgır nedir?
Açık denizlerde balıkları çevirip avlamak için iki kayık tarafından kullanılan büyük ağ.(TDK Türkçe Sözlük)
Gırgır, pelajik (yani orta suda dibe bağımlı olmaksızın yaşayan ve mevsimlik göçler yapan) balıkları, başka vasıtalarla avlanması mümkün olmayan derinliklerde, etraflarını çevirip alttan büzmek suretiyle yakalamaya yarayan bir av aracıdır.
Bu tariflere göre, gırgır hangi balıkları yakalar?
Pelajik balıkları değil mi, yani, istavrit, hamsi, lüfer, palamut, bulabilirse(veya eskiden) uskumru,
kolyoz, sardalye, orkinos vs.
Peki günümüzde gırgır hangi balıkları yakalıyor?
Yukarıda saydıklarımıza ek olarak, tekir, barbunya, mezgit, pisi, dil, köpek balığı, ve genel olarak merada bulunan bütün dip balıklarını.
Neden ve nasıl?
Çünkü açık denizde derin suda değil, kıyılarda, sığ sularda çeviriyor, üstelik bunu devletin, görevi balık stoklarını korumak olanların izniyle yapıyor.
Burada trola karşı açık bir haksızlık göze çarpıyor.
Çünkü özellikle dip balıklarını avlamak için uygulanan trol tekniği, Marmara ve boğazlarda tamamıyla yasak, oysa gırgır bu sularda altı kulaca kadar resmen çevirebiliyor.
Karadeniz'de de sahilden üç mil açığa kadar trol yasak, gırgır serbest.
Bu sularda da bir trol takımı gibi çalışan ve troldan çok daha fazla bir alanı süpüren gırgır, trolun hedef balığı olan dip balıklarını yakalıyor.
Özetle, günümüzdeki şekliyle gırgır avcılığı, hem asli maksadından uzaklaşmış, hedefi olmayan
balıkları tutar hale gelmiş hem de trola karşı bir haksız rekabet içine girmiş ve kendisine büyük avantaj sağlamıştır.
Kıyılardaki gırgır avcılığı, geleneksel kıyı balıkçılığı denilen ve münhasıran bulunduğu yakın kıyıya
bağlı olarak avcılık yapmak durumunda olan küçük balıkçılara karşı da orantısız güç kullanan bir rakip olarak varlığını devam ettirmektedir.
Kıyılarda avlanan gırgır, kıyı balıkçıları gibi seçici av materyali kullanmadığı için de özellikle balıkların üreme ve gelişme alanı olan sıfır-50 m. arası derinliklerde stoklar üzerinde kabul edilemez bir tahribata sebep olmaktadır.
Anılan sebeplerle gırgır, kesinlikle kıyılardan uzaklaştırılmalı ve asli avcılık yeri olan derin denizlerde, asli hedefi olan pelajik balık avına yönlendirilmelidir.
TEKNELER EMANET KONUMUNDA AB uyum yasaları kapsamında Türk Balıkçılığın da değişim ve dönüşümün başladığını, ancak değişim ve dönüşüm sürecinin sancılı geçtiğini, balıkçıların büyük sıkıntılar yaşadığını biliyoruz,?İstatistiklere göre denizlerimizde yakalanan balık oranlarında düşüş olmamasına rağmen, son yıllarda balıkçılarımızın borcu her geçen gün çığ gibi büyümektedir. Para kazanamayan borç, harç içinde ayakta durmaya çalışan balıkçılarımızın tekneleri artık kendilerine emanet durumuna gelmiştir? dedi.
YASAKLAR ÇÖZÜM DEĞİL
Denizlerin kurtulması için Türk balıkçı filosunda ki tekne sayısının mutlaka azaltılması gerektiğine inanıyorum, gönüllü olarak balıkçılıktan çekilmek isteyen teknelerin devlet tarafından satın alınmasını ve endüstriyel balıkçılık yapan Türk balıkçı gemilerinin başka uluslar arası sularda avlanması için desteklenmesi gerekir.. Denizlerin korunması için uygulanan yasakların değil, bilinçli balıkçılık önemlidir. ? Buda şu anlama geliyor. Balıkçılığı korumak, kurtarmak yine balıkçının kendi elindedir?
AKARYAKIT YÜZDE 950 ARTTI
1979-1996 yılları arasında Türk balıkçılığının altın çağını yaşadığını biliyoruz, ?1979-1996 yılları arasında tekne sayımız 8 bin 749 iken tekne başına 39 ton balık düşmüştür. 2009 yılında tekne sayısı 18 bine çıkmış, tekne başına düşen balık miktarı ise 20 ton olmuştur. Yakalanan balıkta yarı yarıya düşüş görülürken, 90?lı yıllarda 350 kuruş olan mazot bugün2012 de , 4 liraya çıkmıştır. Balıkçımızın en büyük gideri olan akaryakıtta yüzde 950 artış görülmektedir. Bu kadar çarpık bir tabloda balıkçımızın ayakta kalması olanaksızdır.?
BALIKÇI DESTEKLENSİN
Balık çiftliklerinde yetiştirilmek üzere alınan balık başına, satarken de kilo başına devletin balık üreticilerine teşvik veriliyor, ?Üreticilere verilen destek benim balıkçıma niçin verilmiyor? Tarım Bakanlığı müstahsil makbuzunu, faturasını gösteren tüm balıkçılarımıza üreticilere verdiği desteği vermelidir.
IŞIK İLE AVCILIK BALIKÇILIĞI BİTİRİYOR!
Denizde ışık ile avcılık yapan endüstriyel balıkçıların 8 bin Watt sınırlamasına uymadığını Denizlerde 15 bin Watt lamba yakılarak gırgır ile avcılık yapılıyor. ?15 bin Watt lamba yakılarak Denizlerimizde gırgırlar tarafından yok ediliyor? , ?Devletimiz bizi maddi olarak desteklesin denize bir yıl boyunca olta bile atmayalım. Denizlerimizin uzun bir yasak dönemine ihtiyacı var?
YASAK AVCILIK YAPAN TEKNENİN RUHSATINA BİR YIL EL KONULSUN
1380 sayılı yasa gereği tebliğ ve yasalara uymayan tüm balıkçı teknelerinin yasa dışı avcılığı yaptığı ilk günden itibaren avcılık ruhsatlarına bir yıl süre ile el konulması başta olmak üzere,
Marmara?da gırgır ağı boylarının 7,5, derinliklerinin ise 85-90 kulaçla sınırlandırılmasını, aydınlatma adı altında ışık ile balık avcılığına son verilmesi, İstanbul ve Çanakkale Boğazları?nda kurulan dalyanların genel balıkçılık süresince yapılmasını, gırgır ve trol avcılığına kota getirilmesi, kıyı ve endüstriyel balıkçıların avcılık sahalarının ayrılmasını,Ege ve Akdeniz de yapılan balıkçılık Ülkenin her yerine gönderilmeli halkımız Ege ve Akdeniz balığını daha çok tüketmelidir. Bu yapılırsa Marmara ve Karadeniz rahatlar.
Karadeniz ve Marmara?da eylülde başlayan hamsi avcılığının kasım ayına çekilmesini ve torik, palamut avcılığının 31 Aralık tarihinde sonlandırılmasını gerekir ve bu mutlaka yapılmalıdır.
BALIKÇILARIN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Balıkçıların gündeme getirdiği güncel sorunlar ve çözüm önerileri ise genelde şu başlıklarda toplandı:
Balık avı sezonunun kısa bir zaman aralığına sıkışması
En yüksek balık avının yapıldığı dönemlerde avlanan balıkların işlenme ve donmuş gıda gibi süreçlerde değerlendirilememesi,
Balık avı ve kültür balıkçılığında dış pazara girilememesi,
İç pazarda fiyat dengesizliklerin yaşanması,
Kültür Balıkçılığında ihracata yönelik üretim yapılamaması,
Deniz?de kafes balıkçılığı sisteminde kira başta olmak üzere ağır yaptırımların ve yasal yükümlülüklerin fazla olması,
Mevzuatların özel sektörün gelişmesinin önündeki en büyük engeli oluşturması,
Sektörde soğuk zincir kurulamaması, soğuk hava depolarının yetersizliği,
Avlanan ve üretilen balığın çok kısa bir zaman aralığında tüketiciye pazarlanmasının getirdiği sorunlar,
İhracata yönelik üretim ve avlanmanın geliştirilememesi,
Taze balık tüketimi yanında işlenmiş ve donmuş balık tüketiminin de artırılması için toplumun bilinçlendirilmesi,
Modern hal binalarından sektörün yoksun olması,
Doğu Karadeniz?de hamsi balığının avlanma sezonunda fazlalığının kültür balıkçılığı için yeme dönüştürülmesi besin değerinin kaybına yol açıyor,
Kooperatiflerin amaçları doğrultusunda çalışamaması,
Balıkçılık sektörü dışından olanların sektöre etki edecek iş alanlarında yatırım ve ticaret olanağı sunulması,
Balıkçı barınaklarının balıkçılık amaçları dışında kullanımının engellenmesi
BALIKÇILIĞIN GELİŞMESİ İÇİN ;ORTAK GÖRÜŞ VE ÖNERİLER
?Ürünler iç ve dış piyasaya taze balık olarak sürüldüğü gibi, işlenerek kesilmiş, temizlenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, paketlenmiş, tuzlanmış, kurutulmuş, salamura ve konserve edilmiş olarak da sunulmaktadır. Ayrıca, ülkemizde balık unu ve balık yağı sanayisi de bulunmaktadır.
Balıkçılık sektöründeki ürünlere yönelik dondurma, tuzlama, konserve ve paketleme ünitesi içeren daha fazla sayıda ve modern işleme tesislerinin kurulması ekonomik anlamda sektöre katkı sağlayacaktır.
Sektörün gelişmesi için destek ve teşviklere ihtiyaç vardır. Kaynakların rasyonel kullanılabilmesi için Su Ürünleri Eğitim Merkezleri kurularak eğitimler yapılmalı ve Ar-Ge çalışmaları desteklenmelidir. Balıkçılıkta arz-talep dengesi oluşturularak, sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması önem arz etmektedir.
Sınırsız ve kuralsız avcılık kontrol altına alınmalı ve her geçen gün artan mali ve biyolojik yok oluş engellenmelidir. Avcılıkta gerekli denetimler mutlak suretle yapılmalı ve kota sistemi uygulanmalıdır.
Ticari gemilerde olduğu gibi balıkçı tekneleri de tanker istasyonlarından kartlı sistemle mazot alabilmelidir.
Ülkemiz kültür balıkçılığı alanında büyük bir potansiyele sahip olmasına rağmen üretim istenen seviyeye ulaşamamıştır. Sektörün gelişimi için desteğe ihtiyaç vardır. Kaliteli yumurta ve yavru üretimi amacıyla uzmanlaşmış damızlık işletmelerinin kurulması ve mevcut işletmelerin geliştirilmesi teşvik edilmelidir.
Üretim bölgelerinde yol, su, elektrik gibi altyapı çalışmaları eksiksiz olarak tamamlanmalıdır.
Balık hastalıklarıyla ilgili laboratuar ve yetişmiş eleman eksikliği giderilmelidir.
Balıkçılıkla ilgili olarak yaşanan sorunların çözümüne katkı sağlamak için üretici örgütleri güçlendirilmeli ve desteklenmelidir.? Eğitimci-Yazar-Şair Harun KARA diyor ki;
HERKES UYMASI GEREKEN BALIKÇILIK KURALLARINA UYARSA, DENİZLERİMİZ VE TORUNLARIMIZ BALIKSIZ KALMAZ?
Karadeniz ve Marmara?da eylülde başlayan hamsi avcılığının kasım ayına çekilmesi ve torik, palamut avcılığının 31 Aralık tarihinde sonlandırılması gerekir ve bu mutlaka yapılmalıdır.
Bu Yazı Toplam 5160 Defa Okunmuştur
ETİKETLER : Yazdır
Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
11 yıl önce
ben artvinin hopa ilcesinde geçimimi balıkçılıkla saglıyan çok kişiden bıriyim yazdıklarınızın çogu dogru fakat şuan bizim balıkçılar olarak en büyük sıkıntımız yunus balıklarının aglarımıza verdıgı zararlardır yaklaşık bır aydır denize çıktıgımız yok avcılık yapamıyoruz 1 milyarlık ag atıyoruz ve yunuslar aglarımızdakı balıkları toplamak isterken aglarımızı paramparça ediyorlar ve 1 milyar lık agı bir gecede parçalıyorlar ınanın karadenizde ki tüm balıkçılar yunuslardan şıkayetçı ama AB uyum yasalarından dolayı yunus avcılıgı yasak bizde avlanmasından yana degiliz ama dayanacak maddi ve manevi gücümüz kalmadı bal ... DEVAMI
- s.
- 1
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com