KUR’AN KISSALARI
Bizleri yaratan ve yaşamamız için bizlere nimet veren Allah(cc.), Efendimiz(sav.)’den önce gönderilen peygamberlerin hayat hikayelerini Kuran-ı Kerim’in farklı surelerinde bizlere anlatır. Kıssaların anlatılmasında farklı amaç ve hedefler olsa da bu hedeflerin başında Kuran-ı Kerim’in muhataplarının, okudukları Kur’an kıssalarından ibret alarak hem dünya hem de ahiret hayatlarının huzurunu elde etmeleri hedeflenir. Bazen iftiraya kurban giden zindandaki Yusuf(as.)’dan, bazen Allah adına yalan yere yemin ederek atamız Adem(as.)’i kandıran şeytanın tuzaklarından, bazen cinlerin emrine verildiği Hz. Süleyman(as.)’ın gücünden; bazen putperesler karşısında Hz. İbrahim(as.)’in onurlu duruşundan, bazen yahudi milletinin Hz Musa(as.)’ya karşı bencilliklerinden; bazen hıristiyanların Hz. İsa(as.) ve Hz Meryem’e iftiralarından, bazen de kendisi cennete olsa bile arkadaşlarının cehenneme gidişinden endişelenen Habib-u Neccar’ dan bahseder Kur’an. Her bir kıssanın okuyucusuna vereceği farklı bir mesaj vardır. İnandıkları için ateşten çukurlara doldurulan Ashab-ı Uhdud ve onlara ateşten çukurlar hazırlayan azgın zalimlerin zulumleri anlatılır ki Filistinli mazlumlar veya Doğu Turkistan’lı mağdur ve mazlum kardeşlerimizin ümitleri yok olmasın.
Kitabımız Kur’an’ın bizlere anlattığı kıssalardan biri de Hz. Lokman(as.)’ın oğluna nasihatleridir. Şüphesiz her baba, evladının dünya ve ahiret mutluluğu için ona nasihatte bulunur. Bazen hayat tecrübesinden esinlenir bazen de dağarcığında biriktirdiği ilmi konulardan bahseder evladına.
Hz. Lokman(as.), evladını karşısına alarak nazik ve kibar bir ifadeyle, oğlunu bağrına basarcasına, “yavrucuğum” diyerek söze başlar. Hani bir zamanlar Lokman, oğluna öğüt vererek ‘Sevgili yavrucuğum! Hiç kimseyi ve hiçbir şeyi Allah’a ortak koşma! Çünkü Allah’a ortak koşmak gerçekten de büyük bir zulumdür. Sevgili oğlum; yapmış olduğun iyilik veya kötülük, zerre kadar küçük ve önemsiz bile olsa ve oda sağlam bir kayanın içinde veya göklerde veya kainatın en ücra bir köşesinde, ya da yerin derinliklerinde gizlenmiş olsa bile Allah onu mutlaka hesap gününde ortaya çıkaracaktır. Çünkü Allah, bütün gizlilikleri en ince ayrıntısıyla bilir, her şeyden haberdardır. Yavrucuğum! Namazı dosdoğru kıl, insanlara iyiliği emret, kötülükten sakındır ve bu uğurda başına gelebilecek bela ve musibetlere karşı sabırla göğüs ger! Şüphe yok ki bunlar, büyük bir gayret ve kararlılıkla yapılması gereken işlerdir’ demişti.
Elbette ki Müslümanın Allah rızası için yaptığı her amel, Allah katında muteberdir. Ancak Allah bazı amelleri Müslümana farz kılmış; bu ibadetlerin hatırlanması içinde bazı işaretleri Allah’ın peygamberleri bizlere öğretmişlerdir. Günde beş defa minarelerden okunan ezanlar bize namazı, ramazan ayındaki orucumuz bizlere zekatı hatırlatır. Hz Lokman’ın oğluna namazı kılmasını tavsiye etmesi bizlere namazın sadece Hz peygamberin ümmetine farz kılınan bir ibadet olmadığını, iyiliği emretmenin kötülüklere engel olmanın peygamberlerin ortak nitelikleri olduğunu gösterir.
Elbette ki iyiliği emretmek, kötülüklere engel olmak her kişinin yapabileceği bir iş değildir. Bu erdemli davranışların her kişinin değil er kişinin yapabileceği bir davranış olduğunu Hz lokman oğluna hatırlatır. Bazen zenginliğin, bazen gençliğin, bazen farklı güçlerden elde ettiğimiz desteklerin bizleri kibre değil, mütevaziliğe sevk etmesi gerektiğini, hem iktisadi hem de ictimai hayatımızda dengeli olmayı hatırlatır Hz Lokman’ın oğluna. her bir hatırlatması bu günün Müslümanına ayrı bir sorumluluk yüklemekte, bu sorumluluğu yerine getirenleri de dünyada huzur, ahirette ise cennet beklemektedir.
Sabri KÜTÜKÇÜ
Kdz. Ereğli Müftüsü
Haber : Değişim Haber Merkezi
ETİKETLER : Yazdır
Çok Okunanlar
» Henüz BUGÜN Haber Görünmüyor