MÜFTÜ ALBAYRAK, KADİR GECESİ İLE İLGİLİ ÖNEMLİ BİLGİLER VERDİ
Kdz. Ereğli İlçe Müftüsü Recai Albayrak, Kadir Gecesi ile ilgili önemli bilgiler verdi.
Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi'nde nasıl dua etmemiz gerektiği başta olmak üzere önemli bilgileri anlatan Albayrak, bölgemiz ve tüm İslam Alemi'nin Kadir Gecesi'ni tebrik etti.
RAMAZAN'IN KALBİ OLAN KADİR GECESİNDE NASIL DUA ETMELİYİZ?
Hz. Aişe (r.anha) anlatıyor: "Kadir Gecesi'nde nasıl dua edeyim dedim. Rasûlullah şu duayı okumamı söyledi: 'Allahümme inneke afüvvün, tuhibbu'l-afve, fa'fü anni' (Allah'ım Sen affedicisin, affı seversin, beni de affet.)" (Tirmizi, Da'avât, 89)
Kadir Gecesi, Kadir Sûresi'nde de ifade edildiği üzere, "Kur'an'ın indirildiği; bin aydan daha hayırlı olan; Rab'lerinin izniyle Ruh ve meleklerin her türlü iş için indiği; tan yeri ağarıncaya kadar esenlik, huzur ve güven kaynağı olan" (Kadir, 97/1-5) bir gecedir. Mademki, bu geceyi bin aydan hayırlı yapan şey, Kur'an'ın bu gecede indirilmesidir; öyleyse bizler bu geceyi Kur'an'ı okuma, anlama, yaşama ve yaşatma ziyafeti yapmalıyız. Kur'an'ın mânâsına ve tefsirine ağırlık vererek onu idrak etmeli ve yaşamalıyız. Anladıkça ve yaşadıkça onu yaşatmanın aşkını ve şevkini yaşamalıyız. Ayrıca bu geceyi, nafile namaz ve duayla geçirmemiz tavsiye edilmiştir. Çünkü Sevgili Peygamberimiz, "Kim inanarak ve Hak rızası için Kadir Gecesi'nde kalkarsa, (namaz kılar, ibadet ederse) onun geçmiş günahları affedilir." (Buhari, Leyletü'l-Kadr, 1) buyurur.
Bin aydan hayırlı gece;
Bu gece maddî ve manevî bütün nimetlerin müminin gönlüne yağdığı, iki cihanın bayram oluş müjdesinin müminin gönlünde hissedildiği, Kur'an, ibadet ve oruçla ruhun yükselişini zihnin de müşahede ettiği bir gecedir. Böylesine bir gecede, İlahi yardım ve manevi fetihler bir sağanak yağmur gibi müminin gönlünü ve zihnini serinletir. Onu dünya kaygılarından ve dertlerinden özgürleştirir. Kur'an-ı Kerim'de, Rabb'imizin bizlere çok büyük nimetler ikram ettiğini gördüğümüzde, Allah'tan hatalarımız için bağışlanma dilememiz emredilmiştir.
Hadlerin bilindiği gece;
Başarıyı ve zenginliği kendinden bilme, insanı kibre ve küfre düşürür. Kibrin baş düşmanı, tevazudur. Huşû Hakk'a boyun eğmek, tevazu Hakk'a teslim olmak, Hakk'ın hükmüne itirazdan vazgeçmektir. Bu iki kavramın da en güzel halleri namaz ve oruçla yaşanır. Bu dua, Kadir Gecesi'nde bizi Kur'an, namaz ve orucun bu güzel iklimine davet eder; bu iklimi ruhumuza hissettirir.
Sonsuz af iklimi;
"Allahümme inneke afüvvün kerimün" derken Rabb'imizin sonsuz ikramlarını ve affediciliğini hissederiz. Tövbenin güzelliğini ve affedilmenin vazgeçilmezliğini bir nefes gibi içimize çekeriz. Tövbe ve istiğfar, Allah hariç her şeyden dönmek ve yüz çevirmektir. Günahkar insanların tövbesi, günahları içindir. Allah dostlarının tövbesi ise Rab'lerini unutarak geçirdikleri her an içindir.
Kadir Gecesi;
Kadir Gecesi hangi gece olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber genellikle Ramazan'ın 27'inci gecesi olarak kabul ediliyor. 13 Temmuz Pazartesiyi Salıya bağlayan gece bu yıl Kadir Gecesi olarak idrak edilecek.
Peygamber Efendimiz (sas) Kadir Gecesi'ni Ramazan'ın son 10 gününde arayın diyor. Yüce Rabbimiz (cc) bu gecenin bin aydan hayırlı olduğu müjdesini veriyor.
Allah Resulü (sas) bu geceyle ilgili olarak bizlere şunları söylüyor: "Kim inanarak ve sırf Allah rızası için Kadir Gecesi'nde kalkarsa geçmiş günahları bağışlanır." buyurur. Demek ki, bu geceyi değerlendirmenin birinci şartı kalkmak, yani gafletle geçirmemektir. Allah Resulü (sas) namaz kılmış, Kur'an okumuş, dua ve tefekkürde bulunmuştur. Yine Allah Resulü (sas); "Kadir Gecesinde yatsı namazında cemaatte hazır bulunan ondan nasibini almıştır." buyurur.
GEÇİMSİZ İNSANLARDAN HAYIR GELİR Mİ?
İnsanlar değişik karakter ve fıtratlarda yaratılmışlardır. İslam ahlakı ile nefislerini terbiye etmeyenler arasında pek çok tavır ve harekette bulunan insanlara rastlanmaktadır. Bazıları çok sert ve kibirli, bazıları nefsinin heves ve arzularına yenik, bazıları cahil, bazıları da her türlü insanlık özelliklerinden mahrum olabilmektedir. Buna karşılık ilim ve irfanla, İslam'ın getirdiği ahlak ve edeple donatılmış olanlar ise bu kötü özelliklerden uzaktırlar.
Onlar başkaları ile hoş geçinirler. Başkaları da onlarla hoş geçinir. İman ahlakından veya İslam ahlakından habersiz olanlar ise bu güzellikten mahrumdurlar. Peygamber Efendimiz (sas) bu gibi kimselerde hayır olmadığını şöyle ifade etmektedir: "Mümin başkaları ile iyi geçinir ve kendisiyle de hoş geçinilir. Başkalarıyla hoş geçinmeyen ve kendisiyle geçinilemeyen kimsede hayır yoktur." (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/335) Dolayısıyla başkaları ile geçinmeyen ve kendisiyle geçinilemeyen huysuz kimseden ne kendisine, ne başkalarına ne de içinde bulunduğu topluma bir hayır umulmaz.
Bundan dolayı anne babalar, hem kendi çocuklarını hem de toplumun diğer fertlerini, hayırlı birer insan olarak yetiştirmeye çalışmalıdırlar. Hem fertlerin hem de onların oluşturduğu toplumun kurtuluşu bu şekildeki bir terbiyeye bağlıdır. Bizler de kendi hayatımıza bakalım. Etrafımızdaki insanlarla olan ilişkilerimizi gözden geçirelim. Acaba geçimli bir kimse miyiz? Yoksa hayırsız bir kimse mi?
KADİR GECESİ
Hakk'ın en şa'şaalı nûru tecelli etti.
Doğdu Kur'an güneşi, leyle-i fetret bitti.
Ramazan ayının 27. gecesi "Kadir Gecesi"dir. İnsanlara dünya ve ahirette mutlu olmanın yollarını gösteren, beşeriyyeti karanlıklardan çıkarıp aydınlığa kavuşturan dinimizin kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim Ramazan ayında, Kadir gecesinde inmiştir.
Bu gece, çok şerefli ve müstesna bir gece olduğundan müstakil bir sûre ile şerefi yükseltilmiş, Kur'an-ı Kerimin 97. sûresi buna tahsis edilmiştir.
Yüce Allah şöyle buyuruyor:
1. "Doğrusu, Biz, onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik.
2. Kadir gecesinin ne olduğunu bilir misin?
3. Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.
4. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler.
5. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir."
Bu kutsal gecede;
- Şerefli bir kitap (Kur'an-ı Kerim)
- Şerefli bir melek aracılığıyla, (Cebrail)
- Şerefli bir ümmetin,
- Şerefli peygamberine (Hz. Muhammed A.S.) nazil oldu.
Kadir gecesi;
- Kur'an-ı Kerim'in bu gecede inmesi,
- Bu gecenin bin aydan (83 sene, 4 ay) daha hayırlı olması,
- Allah'ın ezelde takdir ettiği şeylerden bir yıllık olayların ana kitaptan alınarak görevli meleklere bildirildiği gece olması, sebebiyle üstün bir değer taşımaktadır.
Cebrail (a.s.)'in diğer meleklerle bu gece yeryüzüne inerek Allah'a ibadet eden kulları selâmlamaları ve bu gecenin tan yeri ağarana kadar selâm ve esenlik olması da ilâhî rahmetin çok güzel bir tecellisidir.
OSMANLI'DA ADALET ANLAYIŞI
İstanbul'un fethinden sonra Fatih, Sultanahmet mıntıkasında bir cami inşa ettirmek ister. Tanınmış bir Rum mimarına caminin, hangi özellikler dikkate alınarak yapılacağını tarif eder ve maiyetine yeteri kadar kalfa vererek belli bir süre zarfında bitirmesi konusunda mutabık kalırlar. Mimar tespit edilen sürede camiyi bitirir, fakat estetik bakımdan, teknik olarak mümkün olamadığı için mermer sütunları Fatih'in verdiği ölçüden kısa yapar. Camiyi dolaşırken sütunların kısalığını fark eden Fatih, sinirlenir, sebebini sorup öğrenmeden mimarın ellerini kestirir. Herhalde bu olay, ele geçirilen beldedeki Hıristiyan tebaaya vatandaşlık hakkı tanınmadan öncedir. Aksi takdirde mümkün olmaması gerekir. Mimar, bu haksız muamele karşısında İstanbul Başkadısı Hızır Bey'e şikayette bulunur. Hızır Bey de sultanı mahkemeye davet eder. Tabii bu olay İstanbul'da büyük yankı uyandırır. Tıklım tıklım dolu olan mahkeme salonuna gelen Fatih, alışkanlığından olsa gerek, baş köşeye geçmek isteyince, duyduğu ses kalabalıkla birlikte onu da sarsar; "Otırma Beyim! Hasmunla murafaa-şer olacaksın; ayakta beraber dur!"
Hızır Bey'in ihtarı karşısında savaş meydanlarına sığmayan cengaver Fatih, kuzu gibi suçlulara mahsus yere geçer. Sultan, Rum mimarla eşit şartlarda muhakeme edilir. Sonuçta sebepsiz, hukuksuz ve hükümsüz ellerini kestirdiğinden, kısas gereğince, onun da iki elinin kesilmesine Hızır Bey karar verir. Koca hünkara karşı bu karar sadece bilgi donanımıyla verilemez; aynı zamanda granitten bir şahsiyet gerektirir. Söz konusu adil karar üzerine davacı mimar kısastan vazgeçtiğini söyleyince, cezası diyete çevrilir ve böylece ölünceye kadar kendisine günde on akçe ödenmesi uygun görülür. Kısastan kurtulan Fatih, duyduğu sevinçle, günlük ödemeyi yirmi akçeye çıkarır ve davacıya bir ev hediye edeceğini vaat eder.
Osmanlı'nın zaferden zafere koşması, devlet çarklarının tıkır tıkır işlemesi, toplumda yardıma muhtaç insanın bulunmaması ancak böyle bir adalet anlayışıyla mümkündür.
KAYNAK: Millet Kütüphanesi, Evliya Çelebi Seyahatname'si yazma nüshası ve Abdurrahman Adil Bey'in Hadisat-ı Hukukiye adlı eseri.
HAFTANIN SORU VE CEVAPLARI
Kötü söz söylemek veya küfretmek abdesti bozar mı?- Küfretmek veya kötü söz söylemek İslâm ahlakıyla bağdaşmayan çirkin bir davranıştır. Bir müminin bu tür çirkin söz ve davranışlardan uzak durması gerekir. Ancak küfretmek, kötü söz söylemek, dedikodu yapmak ve benzeri şeyler abdesti bozmaz. Çünkü abdest ancak vücuttan çıkan kan, irin, idrar, dışkı ve benzeri şeylerden dolayı bozulur. Bununla birlikte kötü söz söyleyenin ya da başkalarına küfredenin abdest alması tavsiye edilir.
Sakız çiğnemek orucu bozar mı?- Günümüzde üretilen sakızlarda, ağızda çözülen katkı maddeleri bulunduğundan, ne kadar itina edilirse edilsin bunların yutulmasından kaçınılması mümkün değildir. Bu sebeple bu tür sakız çiğnemek orucu bozar. Ancak "kenger sakızı" gibi katkısı bulunmayan sakızlarla daha önce çiğnenmiş olup içinde hiç katkı maddesi kalmamış olan ve çiğnendiğinde hiçbir eksikliğe uğramayan sakızların çiğnenmesi orucu bozmaz. Bununla birlikte, oruçlu iken bu tür sakızları çiğnemek mekruhtur.
RAMAZAN BAYRAMI
Ramazan Bayramı, milletçe birlik ve kardeşlik içinde bayramın coşkusunu yaşamak, sevinci ve kederi paylaşmak demektir. Öyleyse bu bayramda büyüklerimizi, annemizi, babamızı, yakınlarımızı, komşularımız ve dostlarımızı ziyaret edelim. Bencilliği, kin ve nefreti içimizden söküp atalım, dargınlıklara son verelim. Ramazan ayı boyunca kazandığımız güzel alışkanlıkları sürdürme, vazgeçtiğimiz kötü huy ve davranışlara bir daha asla dönmeme kararımızı yineleyelim. Sadece yakınlarımızı, dost ve arkadaşlarımızı değil, çocuk yuvalarında bayram sevinci yaşamayı bekleyen yavrularımızı, huzur evlerinde evlatlarının yolunu gözleyen yaşlılarımızı, türlü dert ve hastalıklarla mücadele eden kardeşlerimizi de ziyaret ederek bayramın sevinç ve mutluluğunu onlara da taşıyalım.
GÜNÜN TEKLİFİ
Kaynaşmak için uğraşın! Küs olduklarınızla barışın! Bugün bayram. Bayramlar insanların kaynaşıp bütünleştiği zaman dilimleridir. Üç günden fazla küs kalmayı helal görmeyen bir dinin mensupları olarak bugünü küs olduğumuz insanlarla kaynaşma günü olarak değerlendirelim.
Mümin diğer müminin bir hareketinden rahatsız olabilir. Ama razı olacağı bir hareket mutlaka bulacaktır. Dolayısıyla mümin kardeşlerimizin hatalarını değil, onların razı olacağımız hareketlerini görelim. Bugün küs olduğumuz bir mümin kardeşimizi ziyaret edelim. İlk giden biz olalım.
GÜNÜN DUASI:
"Allah'ım! Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet" diye dua et"
HİKMETLİ SÖZLER:
Başarılı olmak için 4 şart vardır: İman, Adalet, Doğruluk, Fedakârlık
Sabır acıdır, fakat mutlak şifadır.
İyilik görmenin yolu, iyilik yapmaktan geçer.
GÜNÜN AYETİ:
"Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir." (Lokman,31/17)
GÜNÜN HADİSİ:
"Allah'a ortak koşmak, ebeveyne eziyet etmek, cana kıymak ve yalan söylemektir." (Müslim, İman, 144 (l, 91)
GÜNÜN MANİSİ:
Haber : Değişim Haber Merkezi