TOPTAN’IN SİYASETİ…
24 Temmuz 2019 08:03:42
Merkez sağda kurulan tüm partilerin milletvekili, önceki dönem TBMM milletvekili Köksal Toptan, Zonguldak’ın yetiştirdiği en önemli siyasetçilerden biridir. Köken olarak olmasa da Zonguldaklıdır ve Zonguldak’ın bir değeridir.
Toptan ile ilk kez Düzce’de çalıştığım dönemde, kendisi TBMM Başkanıyken yaptığım bir röportaj esnasında karşılaştım. İlk karşılaşmaya dair arkaplan duygusu, Zonguldak dışında çalışan bir Zonguldaklının, Zonguldaklı olmayan Zonguldak sembolüyle röportaj yapmasında bulunabilecek bir tür ironiydi.
Ereğli’ye geldiği çeşitli seferlerde de karşısında not ve kayıt alan, kimi zaman sorular soran bir gazeteci olarak bulundum. Karaelmas Üniversitesi’nin Bülent Ecevit Üniversitesi adını aldığı dönemde, Ereğli’ye üniversite kurulması girişimleri esnasında, yöneticisi olduğu vakfın ofisinde kendisini ziyaret eden heyette bulundum. Heyetin tezi, “Karaelmas Üniversitesi’nin adı değişmesin, Bülent Ecevit Üniversitesi Ereğli’ye kurulsun” şeklindeydi.
O zamanlar aynı zamanda Milletvekilliği de devam eden Toptan o ziyarette, gelen heyete, henüz ilçelerde üniversite kurulması için bir çalışma olmadığını, ancak Ereğli’de üniversite kurulursa destekleyeceğini, bunu başarmanın yolunun o zamanlar Başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan’ı ikna etmekten geçtiğini söyledi. O sıralarda Başbakan Japonya’da idi. Japonya heyetinde bulunanlar aracılığıyla ulaşarak konunun aktarılması gerektiğini söyledi. Öyle tatlı dille düşüncelerini anlattı ki heyetin büyük bölümü kendisine müteşekkir oldu desem yeridir.
Dönüş yolunda, başka milletvekillerinin de ziyaret edildiği gezi hakkında herkes izlenimlerini anlatıyordu. O zamanki yorumum, “Elimiz boş döndüğümüz, zira vekilleri ve Toptan’ı Başbakana görüşümüzü iletmek için ziyaret ettiğimiz, bunun yerine görüşümüzü iletme işinin üstümüze kaldığı” şeklinde olmuştu.
Bir toplantıda, Ereğli Zonguldak yolunun yapımı esnasında bir sürü ekibin Ilıksu virajında çakılı kalması eleştirilerek, “inşası kolay olan Ereğli kısmının daha kısa sürede yapılabileceği, bunun da ulaşım sorunlarını hafifleteceği” ifade edilmiş, Toptan’a niye böyle yapılmadığı sorulmuştu. Toptan, bunu müteahhit firmanın tercihleri olarak izah etmiş, mensubu bulunduğu politik hareket ve kendisinin de aralarında bulunduğu vekillere toz kondurmamıştı.
Toptan ile Zonguldak’ta yolu bir şekilde kesişmeyen biri yok gibidir. Son olarak kendisi hakkında BEÜ yayınları tarafından hazırlanan “Ağabey” kitabını okudum. Kitabı okurken, sadece Toptan’ın kamu aleme açık düşüncelerini değil, aynı zamanda bunların arkaplanını da algılamaya çalıştım. Toptan gerçekten de bölgenin gelişiminde kimi kritik anlarda ince siyasetiyle kendi görüşünü hayata geçirebilen biri olarak takdir edilmeli.
Peki Toptan’ın görüşü veya siyaseti denildiğinde ne anlamak gerekir?
***
Bunu bir örnek üzerinden değerlendirmek daha yararlı olabilir…
Geçtiğimiz günlerde Köksal Toptan, bir televizyon kanalına bağlandı ve burada BEÜ’nün genişlemesinden söz edilirken, Çaycuma’da boş arsaların üniversiteye tahsis edilmesi gerektiğini savunarak, “Çaycuma ve Ereğli’ye üniversite kurulmalı” dedi.
Bu ifade biraz daha yakından bakmayı hak ediyor. Zira bugüne kadar Çaycuma’da bir üniversite kurulmasına ilişkin kayda değer bir kamuoyu çalışmasına şahit olmadık. Fakat Ereğli ben kendimi bildim bileli iki şeyle yatıp, iki şeyle kalkar. Birincisi il olmak, ikincisi ilçeye üniversite kurulmasıdır.
O halde Toptan neden Çaycuma’ya üniversite kurulması konusunu tartışmaya açıyor? Niyet okumak mı yapıyoruz, yanlış mı anlıyoruz yoksa doğrusu başka türlü müdür diye sorguluyor insan kendini. Zira Toptan’ın, Çaycuma’da boş arsaların tahsisini de içeren konuşmasının Ereğli’ye yönelik detay içermemesine de dikkat ederseniz, asıl amacının Ereğli değil, Çaycuma olduğu sonucuna ulaşıyorsunuz.
Burada akla başka şeyler geliyor.
Toptan, istediği bir şeye başka bir kılıf bulmayı kolayca başaracak bir siyasi tecrübeye sahip.
Acaba, gerçekte Çaycuma’ya üniversite kurulmasını istiyor da, Ereğlililer sorun çıkarmasın diye zarif bir eklemeyle durumu atlatmaya mı çalışıyor? Diğer bir ihtimali insan yazmaya çekiniyor. Acaba Toptan gerçekte Ereğli’ye bir üniversite kurulmasını istemiyor da bunun önünü kesmek için, daha önce birlikte siyaset yaptığı Süleyman Demirel’in “Meselenin peşine başka mesele takmak” diye formüle ettiği bir engelleme taktiğini mi uyguluyor? Aynı Toptan, Bülent Ecevit Üniversitesi’nin ayrı bir üniversite olarak Ereğli’de kurulmasına Fuzuli’nin “sualime cevabdan gayrı nesne vermediler” diyerek ifade ettiği bir geçiştirme taktiğiyle karşılık vermemiş miydi? Ereğli’nin il olmasına ilişkin sorulara, “Bartın ve Karabük’ten sonra Zonguldak’tan üçüncü bir il çıkması zor” demiyor muydu? “Ağabey” kitabında bunu teyit etmemiş miydi?
***
Geçtiğimiz senelerde, Çaycuma’nın Perşembe ilçesinde Toptan’ın adı bir bulvara verildi. Ova bölgesinde Toptan hayranlığının, sahil bölgesine—ki bu Ereğli ve Alaplı demek oluyor—kıyasla daha fazla olmasının mantıklı bir gerekçesi vardır büyük ihtimal.
Bugün Ereğli eskiden olduğu, yolu geleceğe açılan, içindeki insanların umut dolu olduğu bir ilçe kimliğini kaybetti. Özelleştirme, Tersaneler, Alacaağzı, göç, işsizlik, altyapı sorunları derken sorunlar yumağına dönüştü. Elbette Fırat’a düşen kuzudan Hazreti Ömer’in sorumlu olduğu gibi, bölgenin yetiştirdiği, en uzun süre bölgenin kaderi hakkında söylenecek sözü olan Toptan’ın da Ereğli’nin bugünkü sorunlar yumağı halinde genel bir sorumluluğu vardır, olmalıdır. Bundan Toptan kadar gelmiş geçmiş tüm valiler, tüm vekiller, tüm hükümetler de sorumludur aynı şekilde.
Asıl akla gelen, bu sorunlar yumağının oluşmasında veya bu yumağın çözülmesinin gecikmesinde eski TBMM Başkanı, bir zamanların daimi milletvekilinin genel sorumluluğu haricinde, özel bir sorumluluğu olup olmadığına ilişkin çılgın sorular. Sorular çıldırıyor. Niye yer tahsisi için delirmiş gibi debelenen Ereğlililerin üniversite hayalinin kuyruğuna başka bir ilçenin üniversite hayali takılıyor? Bunlar zahiri durumlar mıdır, yoksa batıni hakikat, Toptan’ın Ereğli’ye yaklaşımında bir problem olduğu mudur? Bunca siyasi tecrübeye sahip birinin uzun yıllar vekillik yaptığı bir vilayette bölgecilik tuzağına düşeceğine ihtimal vermek kolay değil ama bu işler neden böyle oluyor açıklamak da aynı ölçüde kolay değil.
Kim bilir? Belki de bunlar, yazacak konu bulamamış, bilgisi eksik bir köşe kadısının hezeyanlarından öte bir şey değildir. Böyle bir ihtimale kapıyı kapalı tutmamak gerek.
Yine de şüphe dediğiniz haylaz veledin, itimat denilen güzel çocukla kardeş olduğunu hiç hatırdan çıkarmamak gerekir.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com