Uzmanından "Kış Beslenmesi" uyarıları...
Uzmanından "Kış Beslenmesi" uyarıları...
Uzman Diyetisyen Deniz Özsan, havaların soğuduğu sonbahar ve kış aylarında bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi zorunluluğuna dikkat çekti. Bu dönemde tüketilecek besinler konusunda bilgi veren Özsan, "Ne kadar düzenli uyursak metabolizmamız o kadar düzenli çalışır. Sekiz saat bizim için yeterlidir. Sabah kalkış saati önemli. Gün içinde kendimizi dinç hissetmek için erken kalkmak gerekiyor" dedi.
Uzman Diyetisyen Deniz Özsan, 93,9 Değişim Radyo'da yayınlanan ve Arzu Tekin'in
hazırlayıp sunduğu "Arzu İle Devrialem" programında sonbahar-kış aylarında
beslenme, hamilelikte beslenme ve çocuklarda ek gıda dönemine ilişkin
değerlendirmelerde bulundu.
Özsan, havalarda ani değişiklikler yaşandığını, insanların
bundan etkilendiğini belirten Özsan, bağışıklık sistemini güçlendirmenin
önemine dikkat çekti.
Günlük yaşamda zinde kalabilmek için için günlük meyve
ve sebzelerin tüketilmesini öğütleyen Özsan şöyle konuştu:
"Özellikle koyu yeşil sebzeler, roka, maydanoz,
dereotu; sarı meyveler, antioksidanlara yer verirsek günü daha zinde
geçirebiliriz. Turp, Şalgam, havuç, Elma günü daha zinde geçirmek için bu
sıralarda bolca bulunabilen ürünlerdir. Kafeinin bizi uyarıcı etkisi vardır ama
fazlası tam aksine etki yapabiliyor. Bunu abartmamak lazım. Uykum açılsın, daha dinç olayım diye beş altı
fincan kahve içmek doğru değil. Bunu bir iki fincanla sınırlamak gerekir.
Su içmek vücudun toksin atımını kolaylaştırıyor. Günde
on on iki bardak su tüketmek gerekiyor. Yaz kış aynı miktarda su tüketmek
gerekiyor. Kışın yavaşlayan bir metabolizma var. Aslında daha fazla su tüketmek
bile gerekebilir. Su tüketimi azaldığında kilo alımı artıyor. Kilo kontrolünü
kaçırdığımız d önemler de olabilir ama önemli olan bunu telafi etmektir. Ne
kadar düzenli uyursak metabolizmamız o kadar düzenli çalışır. Sekiz saat bizim
için yeterlidir. Sabah kalkış saati önemli. Gün içinde kendimizi dinç hissetmek
için erken kalkmak gerekiyor.
Kış aylarında bağışıklık sistemimizi güçlendirmek adına
stresi azaltan B grubu vitaminlerden yararlanmak gerekiyor. Tam tahıllar, Omega
3, Omega 6, A, D, E vitaminleri bakımından zengin Ruşeymli ekmekler tüketerek
daha zinde hissedebiliriz."
EKLEM VE KAS AĞRILARINA KARŞI BESLENME...
Arzu Tekin'in havaların soğuduğu dönemlerde eklem ve
kas ağrılarının ortaya çıktığını hatırlatarak bunun nedenini sorması üzerine
şöyle konuştu:
"Magnezyum, çinko, potasyum alımı önemli. Beslenme
programımıza iki bütün ceviz, beş altı fındık , bir muz gibi besinleri dahil edersek, biraz daha kas
ağrıları üzerine yararı olacaktır. Bunu da abartmamak gerekir. İki avuç ceviz
işi abartmak olur. Dozunda bırakmak gerekir. Kahvaltıda zeytin yerine fındık
gibi yağlı kuruyemişler de tercih edilebilir.
Kavrulmamış fındık daha yararlıdır. Yağlı tohumları kavurduğunuzda
içindeki yağ daha da ortaya çıkıyor. En güzeli doğal halinde yemektir."
Kış aylarında bitki çaylarının rolünün sorulması
üzerine ise Uzman diyetisyen Özsan şöyle konuştu:
"Sıvı alımı ile su tüketimi farklı şeylerdir. Bitki
çayları ile su tüketimi aynı değildir. Eğer çayı çok içmek günlük su
tüketiminizi engelliyorsa, çayı azaltıp suyu arttırmak gerektiğini
söylüyoruz. Genellikle açık, günde beş
altı fincanı geçmeyecek şekilde çay tüketimi öneriyoruz. Bağışıklık sistemini
güçlendirmek için ıhlamur, limon öneriyoruz.
Ekinezya tüketebiliriz. Adaçayı tüketebiliriz. Miktarlar önemli. Genelde
zayıflamak veya tedavi için miktar olarak aşırıya kaçabiliyoruz. Yeşil çayın
birçok faydası var ama zayıflamak için on bardak içmenin anlamı yok. Bunların
fazlasının da zararı var. Çarpıntı, taşikardi yapabilir. Bitki çayında da
maksimum beş fincanı geçmemek gerekiyor. Yaz kış minimum iki litre su tüketmek
gerekiyor."
HAMİLELİKTE BESLENME...
Hamilelik döneminde beslenme konusunda da bilgiler
veren Uzman diyetisyen Özsan şunları kaydetti:
"Aslında ekstra olarak daha fazla yemeliyim algısına
girmemek gerekiyor. Sağlıklı beslenmek gerekiyor. Hamilelikte özel bir beslenme
programı uygulanmalı. Üç aylık üç dönem halinde bunu değerlendiriyoruz. İlk üç
ay ekstra bir kalori almaya gerek yok ama ikinci üç ayda bebek ve anne sağlığı
bakımından fazladan üç yüz kalorilik bir ekleme yapmak gerekiyor. Bu süreçte
annenin beslenmesi bebeğin gelişmesini etkiliyor. Her şeyden önce bu üç ayda
kilo kontrolü gerekiyor. Kilolu başlayan gebeliklerde ilk altı ay minimum kilo
artışlarını sağlamalarını söylüyoruz. Beslenme düzeni önemli. Ara öğünler
yapmak gerekiyor. Vitamin, mineral zengini meyveler, yağlı tohumlara yer vermek
çok önemli bizim için. Hamilelikte diyet yapmak diye bir şey yok. Kilo almaktan
korkan hanımların yemek yemekten sakınması, bebeğin gelişimini olumsuz
etkiliyor. Düzenli olarak üç ana öğün yanında ara öğünler gerekiyor. Hamilelik
döneminde, kalsiyum, demir, folik asit alımı yapılması gerekiyor.
NELERDEN UZAK DURMAK GEREKİR?
Doğum kilolarını hemen vermek isteyen bayanlara, keşke
hamilelik döneminde gelseydiniz dediğini ifade eden Diyetisyen, "Hormon
değişiklikleri ani iştah artışlarına yol açabiliyor. Bunu kontrol etmek kolay
ama doğru yöntemi bilmeyince yapılamıyor" dedi. Özsan, sütlü tatlıların
şerbetli tatlıların yerine tercih edilebileceğini, mide ekşimelerini önlemek
için de az ve sık yemenin önemine dikkat çekti.
Uzman diyetisyen Özsan şöyle devam etti:
"Reflüsü olan hamile bayanlarda, yemekten yirmi dakika,
yarım saat sonra bir yürüyüş mide özsuyunu baskılar, annenin rahatlamasını sağlar.
Hafif tempoda yarım saatlik bir yürüyüş hem bebek, hem anne için
yararlıdır. Hamilelikte özellikle
tatlandırıcı içerikli içeceklerden uzak durması gerekiyor. Hamilelik döneminde
diyet ürünler tüketilmemeli. Kalori
olarak düşük olabilir ama içinde tatlandırıcı varsa bebek sağlığı açısından
yararlı bulunmuyor. Alkolden uzak durmak gerekiyor. Çiğ ve yarı pişmiş et ve
balık önermiyoruz. Bunlar iyi pişmiş olmalı. Haftada bir iki kere öğle
yemeğinde gaz yemeğinde bakliyatları tercih etmek gerekir. Haftada üç gün
kırmızı et, bir gün de kırmızı et tercih edilirse denge sağlanır. Konserve
ürünlerden de hamilelikte uzak durulmasını öneriyoruz. Salatalar çok iyi
yıkanmalı. Koyu yapraklı sebzelerin bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi
var."
ANNE SÜTÜNÜN ÖNEMİ...
Anne sütünün bebeğin tüm gereksinimlerini karşıladığını
ifade eden Özsan, şunları söyledi:
"İlk altı ay sadece anne sütü, altı aydan sonra ek
besinlerle beslenmeyi öneriyoruz. Her anne sütü kendi bebeğinin beslenmesine
özeldir. Kimi anne sütü az olmasından ötürü mamalara yöneliyor. Anne sütü yoksa
formül mamalar anne sütüne en yakın bileşimde üretiliyor. Normal doğumla sezeryandan sonra emzirmeye
bağlı gıda süresi uzayabiliyor. Bebek alışan kadar anneyi reddedebiliyor ama
yılmamak gerekiyor. Süt salımının psikolojik bir boyutu da var. O yüzden
yılmamak, kararlı olmak gerekiyor. Günümüzde anne sütünün öneminden
bahsediyoruz ama çevre baskısı da var anneye mama takviyesi için. Bebeklerin
bağırsak sorunları, gaz sancıları olması normal. Bebeğin ağlaması çoğu zaman
bunlardandır. Bu durumda bebek aç mı
diye mamaya yönelmeyi önermiyoruz. İlk altı ay süt varsa başka hiçbir şeyi
önermiyoruz. Ağu sütü dediğimiz mineralce zengin süttür. İlk sütün sarı olması
yüksek beta karoten içermesidir. Bağışıklık sistemi zayıf olan bebeği koruyan
bir bileşimdir bu. İlk süt
karbonhidrattan zengin, son süt yağdan zengindir. O yüzden mutlaka her
emzirmede tek göğüs emzirilmeli. Yarım emzirmeler karbonhidrattan zengin sütü
alacak, gaz şikayeti fazla olacaktır.
Yaklaşık on ila oniki dakika bir göğüs için yeterlidir."
Haber : H Aksakal