"Çocuklar için doğru olanı yapmalıyız..."
"Çocuklar için doğru olanı yapmalıyız..."
Gerçek Düşler Çocuk Gelişim Merkezi Uzmanı Funda Kılıç Ermiş, "Geleceğe bir çocuk hazırlıyorsak, bebekliklerden itibaren doğru olanı yapmalıyız ki çocuğunuz topluma faydalı, kendi başına yeterli bir birey olsun. Aileler bu bakımdan eskiye göre daha bilinçli." dedi.
Ermiş, Değişim Radyo'da yayınlanan ve Ferhat Gedik Tarafından hazırlanan Krizantem programında konuşması geciken problemli çocuklar ve otizmle karıştırılan durumlar hakkında bilgi verdi.
Çocukların geç konuşma durumunun çok yaygınlaştığını belirten Funda Kılıç Ermiş, bir iki yaşında sözcükleri söylemesini beklerken çocukların bir türlü konuşmadığını ifade ederek şunları söyledi:
"Birbuçuk iki yaşından itibaren çocukların kendini ifade etmesini beklediğimiz bir dil var. Bazen tanı almıyor bu çocuklar: Babası da geç konuşmuştu derler, Kreşe gönderelim konuşsun diyebiliyorlar. Bunun sakıncaları var. Çocuk geciktiği zaman diğer gelişim alanları da gecikiyor. Kendilerini ifade etmedikleri için inatlaştıklarını, kendilerini ifade etmedikleri için hırçınlaştıklarını görüyoruz. Çocuk bu yüzden kırıp dökebiliyor. Sürekli bir çabası var aslında. Bir şeyler anlatıyorum, sen beni anlamıyorsun diyor."
"TANI İLE GELDİĞİNDE İŞ KOLAY..."
Çocuğun işitme kaybı, zihinsel engeli, ağır bir gelişimsel geriliği yoksa çocukların mutlaka konuşacağını ifade eden Ermiş, "Ama o geçen süreçte çok şey kaybediyoruz. En önemlisi sosyalleşmesini geciktiriyoruz. Çocukta olmayacak birtakım davranış problemlerinin geliştiğini gözlemleyebiliyoruz. Evde bu çocuğa engel olamıyorsunuz, çocukla sürekli çatışma, sürtüşme içindesiniz" diye konuştu.
Ermiş şunları söyledi:
"Burada çocuk gelişimciler devreye giriyor. Doktorların da alanda yapabilecekleri şeyler var. Öncelikle doğru yönlendirmeler yapmaları gerekiyor. Bu bir ekip işidir. Eksiklik görüldüğünde doğru yerlere yönlendirilmeleri gerekir. Tanı alacak konu varsa bu doktorun işidir. Onlar görüntüleme teknikleri ve analizlerle bu tanıyı koyuyor. Çocuk tanıyla geldiğinde işler kolay. Ona göre planınızı hazırlıyor ve eğitimle bunu destekliyorsunuz. Doktor kreş çağına kadar beklenmesini istediğinde aileler geri dönmüyorlar. Doktor bir tanı koymadı ama gidin başınızın çaresine bakın demedi. Siz kontrollerinizi düzenli aralıklarla yaptırmalısınız. Çocuğunuzun farklı gelişimsel özellikleri varsa, bir gelişim takibine girmeli, sizin de ebeveyn olarak yol haritanızı çizmelisiniz. İşler sarpa sarmadan destek almak gerekir."
Bütün ailelerde doktor doktor gezme, uzman uzman gezme alışkanlığı olduğunu ifade eden Ermiş, "İnsanlar bir noktadan sonra aynı şeyi söylüyorsa durmak gerekir. Yavaş yavaş kabul edip çözüm aramak gerekir. Bu gezmeler artarsa çok önemli vakitleri kaybederiz. Erken dönem eğitimleri, erken müdahalede kurtarıyoruz çocuklarımızı. Tanı varsa onu tedavi edemeyiz. İşitme engeli varsa, otizm tanısı varsa bunu çözemeyiz. Fakat bu çocuğun yaşıtlarına daha kolay yaklaşmasını sağlıyoruz. Oluşabilecek bir sürü davranış probleminin önüne geçiyoruz" dedi.
KONUŞMAYAN HER ÇOCUK OTİZMLİ DEĞİLDİR
Konuşmayan, göz teması kurmayan her çocuğun otizmli olmadığını belirten Ermiş şu ifadeleri kullandı:
"Belli değerlendirmelerin ardından çocuklar otizm tanısı alır. Göz teması kurmuyor, söylediklerinize tepki vermiyor diye atipik otizm tanısı koyamayız. Uyaran eksikliği olabilir. Burada çok önemli bir ayırıcı var. Otizmli çocuklar nesnelere çok bağlanırlar. Oyuncağı sürekli evirip çevirirler. Uyaran eksikliği halinde böyle bir şey yoktur. Bu daha çok iki yaşından önce gözlemlenir. Bunlar da aynı otizmli çocuklar gibi sizinle göz teması kurmuyorlar. Sosyal iletişime geçmiyorlar. İstediği zaman konuşuyor, istemedikleri zaman konuşmuyorlar. Çocukların erken dönemde doğru oyun oynamazsa, ailelere de doğru müdahale yöntemleri bilmez se bu durum ileriki yaşlarda da devam ediyor ama o zaman da geç kalınmış oluyor."
Çocukların marketlerde raflara fazla ilgi göstermesine yönelik tepkili yaklaşımın kaygının yükselmesine yol açtığını ifade eden Ermiş, "Bunu hemen alma, yapma demek yerine, a ne kadar güzel, renkliymiş, sesi de çıkıyormuş, a şurada da ne varmış, ona da bakalım dediğinizde, çoğu çocuğun kolaylıkla başka nesnelere geçtiğini görürsünüz. Çocuklar bir şeyi fazla elinde tuttuğunda alınırsa da bunu bu şekilde aldırabileceğini düşünür. Çocuğa nasıl davranırsanız, gelişmesini de o şekilde belirlersiniz. "
"AİLELER ESKİYE GÖRE BİLİNÇLİ..."
Kendisinin yıllardır çocuklarla çalıştığı için, ailelerin çok fazla bilinçlendiğini gördüğünü belirten Ermiş, "Birkaç yıla kadar durum böyle değildi. Şimdi daha bilinçli veliler. Hamileler geliyor, çocuğuna kardeş gelince ne yapılması gerektiğini soruyor. Bir aile çocuğuna nasıl oyuncaklar alması gerektiklerini sordu. Ne kadar güzel bir şey. Çocuğunuza bir sürü oyuncak alabilirsiniz, ama burada belli bir amaca yönelik oyuncak almak zihinsel gelişimi, sosyal yapısı, kişilik yapısı için önemli. Çok oyuncak çocuğu her zaman mutlu etmez, bazen doyumsuz kılar. Geleceğe bir çocuk hazırlıyorsak, bebekliklerden itibaren doğru olanı yapmalıyız ki çocuğunuz topluma faydalı, kendi başına yeterli bir birey olsun. Aileler bu bakımdan eskiye göre daha bilinçli. Bu da bizi çok mutlu ediyor."ifadelerini kullandı.
"BEBEK GELİŞİMİ..."
Çocukların üç aylık döneminde bile çocuğun bir sürü izlenimini yapabildiklerini belirten Ermiş, "Annesine bakıyor mu, nesnelere bakıyor mu, ne kadar takip ediyor, ne zaman bırakıyor, bunları hep takibe alıyoruz. Bunlarda aksaklık görürsek, nesne devamlılığı, nesneyi elden ele geçirme, anneyi emerken temasta bulunma, gülerek tepki verme, bığıldama, babıldama yoksa bir takım geriliklerin olabileceğini tahmin edip annelere önerilerde bulunuyoruz. Böylece çocuğu erken dönemde kurtarmış oluyoruz. Bunun için bebek gelişimini takip önemli" dedi.
Haber : H Aksakal-