5. AKADEMEK Öğrenci kurultayı başladı
5. AKADEMEK Öğrenci kurultayı başladı
Türk-İş Genel Sekreteri ve Türk Metal Genel Başkanı Pevrul Kavlak, "Endüstri 4.0'ın tam anlamıyla hayata geçirilmesi halinde, fabrikalarda, insanların yerine, birbirleriyle sürekli ileşitim halindeki akıllı robotlar çalışacak. Işığın, havanın, suyun bile gerekmediği bu fabrikalardaki üretim, insan hatalarından arındırılmış, mükemmel, verimli ve karlı üretim olacak. En azından öyle olacak deniyor. Peki o zaman insana ne olacak? Kritik soru budur. Bizim cevap bulmamız gereken soru budur" dedi.
Türk Metal Sendikası ve Uludağ Üniversitesi işbirliğiyle, ülke genelinde 24 Üniversitenin Çalışma Ekonomisi öğrencilerinin katılımıyla düzenlenen, 3 gün sürecek 5. AKADEMEK Öğrenci Kurultayı Gülüç Büyük Anadolu Otel'de başladı.
Kurultayın açılışında saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı okundu. Türk Metal, Uludağ Üniversitesi ve AKADEMEK kurultaylarının tanıtıldığı sinevizyon gösterisi gerçekleştirildi.
Türk İş Genel Sekreteri ve Türk Metal Genel Başkanı Pevrul Kavlak, kurultayda yaptığı konuşmada, AKADEMEK Kurultaylarının en başında bu kadar başarılı olmasını beklemediklerini ama tahminlerin ötesinde bir başarı yakaladıklarını belirterek, kurultaylara emeği geçen herkese teşekkür etti.
Kurultayın bu yılın temasının, Endüstri 4.0 ve Sendikalar olduğunu belirten Kavlak şunları söyledi:
" Konu seçimi de zamanlaması da çok yerinde olmuş. Arkadaşlarımı tebrik ederim. Şimdi bu öyle bir konu ki, kim kürsüye gelse, endüstri 4.0 ile ilgili bir şey dese, Yanlış diyemeyiz. Çünkü, herkes Endüstri 4.0'ın ayak seslerini duyuyor ama, daha neye benzediğini tam olarak tanımlayamıyor. Herkes bir miktar ne olduğunu hissediyor ama daha kimse ortaya elle tutulur, somut bir şey koyamıyor. sonuç olarak, ne olduğu şimdilik biraz muğlak, ama geleceği mutlak. Şimdilik söyleyebileceğimiz bu...
Benim ilk yıllarımda, sendikaya yeni üye olanlara verilen eğitim, "İşveren nasıl bir işçi ister?" sorusuyla başlardı. Ben de size soruyorum: İşveren nasıl bir işçi ister? Zaman kavramı olmadan çalışan bir işçi ister mi? İster. Hiç mola vermeyen, hiç hasta olmayan işçi ister mi? İster. Hiç terfi beklemeyen, hiç hakkını aramayan işçi ister mi? İster. Grev nedir bilmeyen, sendikasız, güvencesiz işçi ister mi? İster. Emeklilik nedir bilmeyen, ücret, maaş, aylık talebi olmayan işçi ister mi? İster. İster, tabii ister. Hangi işveren istemez? Biz, bu soruyu sorarak, Emek ile sermaye arasındaki, işçi ile işverenin çıkarları arasındaki farkı vurgulamak isterdik. Düşünsenize işveren için rüya gibi bir işçi: Aralıksız çalışacak ama bir kuruş bile ücret istemeyecek, bir tek dakika bile izin istemeyecek, Tek bir gün bile rapor almayacak, Gel deyince gelecek, git deyince gidecek... Yani işveren için rüya gibi bir işçi. Bu işçi tiplemesi, belki eskiden bir rüyaydı. Ama şimdi neredeyse gerçek oluyor. Endüstri 4.0 dediğimiz yeni sanayi devrimi, işverenin bu rüyasını gerçek yapıyor. İşte tam bu nokta, burası bizim için kritik. Endüstri 4.0 acaba bizim için, sendikalar için kâbus mu olacak? İşverenin rüyası, işçi sınıfının kâbusu mu olacak? Bizim cevabını aradığımız soru işte bu."
"ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ YER İSTİHDAM MESELESİ..."
Kavlak, mekanizasyon, buhar gücü, elektrik, otomasyon, robotlar, dijitalleşme gibi süreçlerde çok hızlı bir gelişim ve dönüşüm yaşandığını belirterek şu görüşleri dile getirdi:
Daha önce bilim kurgu romanları için bile hayal olan gelişmelere tanık oluyoruz. Mesela, akıllı robotlar, büyük veri kümeleri, nesnelerin interneti, 3 boyutlu baskı, bulut teknolojileri, bir süre önce hayal bile edilemeyen bu teknolojiler, şimdi birer birer sanayi üretiminin bir parçası olmaya başladı. Yakında da asli unsurlar haline gelecekler. Hedefler büyük. Bu teknolojiler sayesinde, gelecek 10 yıl içinde yüzde 25'lere varan sanayi verimliliği hedefleniyor. Dile kolay, yüzde 25'lik sanayi verimliliği. Elbette bu verimlilik artışı, büyümeye yansıyacak, büyüme artışı da, yatırımlara dönüşecek. Bunları tahmin etmek çok zor değil. Zor olanı, eskiden yatırım denildiği zaman, mutlaka istihdam da gündeme geliyordu. Yeni iş imkanlarının yaratılması konuşuluyordu. Ama bunları artık neredeyse hiç konuşmuyoruz. Üretimi, yatırımı, verimliliği, büyümeyi, karlılığı konuşuyoruz ama, istihdamı, insanı, emeği ve emekçiyi konuşmuyoruz. Yani bizim için zurnanı zırt dediği yer burası. Yani istihdam meselesi. Yani emeğe, emekçiye ne olacak sorusu. Bu soruyu soran da yok, cevap veren de."
"ŞİRKETLER KAZANDI, ÜLKELER KAYBETTİ"
Dünya'nın, küreselleşme ile çok ciddi değişim ve dönüşüm içine girdiğini, sermayenin küreselleşmeyle birlikte üretimin daha ucuz olduğu bölgelere göç ettiğini, bu durumun batı ülkelerinin üretim yapılmayan bölgelere dönüşmesine yol açtığını belirten Kavlak şöyle devam etti:
"Başlangıçta bu süreç, Batı ülkelerinin lehine seyretti. Ama bir süre sonra aleyhine gelişmeye başladı. Bakın, Üretimin yığıldığı Çin, bütün gelişmiş ülkeleri tehdit ediyor. Hiçbir Batılı ülke, Çin'le rekabet edebilir durumda değil. En son Amerika, Çin mallarına gümrük benzeri engeller getirmeyi konuşmaya başladı. Bütün Batılı ülkeler, uluslararası rekabette fiyat avantajını kaybetti. Sonuç olarak ne oldu? Belki bazı batılı şirketler daha çok kâr etti. Ama ülkeleri kaybetti. Bu gelişmelerin, bütün Batılı ülkelerde, işsizlik, istikrarsızlık, sosyal meseleler gibi toplumsal sonuçları oldu. O yüzden, Endüstri 4.0, aslında maçı kaybetmiş görünen batılı ülkeler için, bir umut ışığı gibi görünüyor. Çünkü Endüstri 4.0, daha az işçiyle, hatta hiç işçi olmadan, daha verimli, daha hızlı ve daha kaliteli üretim vadediyor. Böyle bir üretim biçimi de, Batılı ülkeler için, uluslararası ticarette yeniden fiyat avantajı elde etmek demek. Onun için Batılı ülkeler, neredeyse tüm kaynaklarını, Endüstri 4.0'ın gerçekleşmesi için seferber etmiş durumda. Çok önemli mesafeler de almış durumdalar. Şimdiden, Online sipariş üzerine, sürücüsüz araçla gidip kargo gönderisini alan, içeriğine göre kargoyu paketleyen, gideceği yere göre ayıran, ayrılmış postaları kargo araçlarına yükleyen ve yine sürücüsüz araçlarla bu postaları sahibine ulaştıran sistemler, bazı süreçleri henüz deneme aşamasında da olsa, hayata geçti. Şimdilik bazı aksaklıklar yaşanıyor. Ama bunların da, kısa sürede çözüleceğini söylemek için kahin olmak gerekmiyor."
EN KRİTİK SORU...
Kavlak, "Endüstri 4.0'ın tam anlamıyla hayata geçirilmesi halinde, fabrikalarda, insanların yerine, birbirleriyle sürekli ileşitim halindeki akıllı robotlar çalışacak. Işığın, havanın, suyun bile gerekmediği bu fabrikalardaki üretim, insan hatalarından arındırılmış, mükemmel, verimli ve karlı üretim olacak. En azından öyle olacak deniyor. Peki o zaman insana ne olacak? Kritik soru budur. Bizim cevap bulmamız gereken soru budur" dedi.
Türk Metal Genel Başkanı şöyle dedi:
"Orada çalışması gereken, Ama onların yerine robotların çalıştığı insanlara ne
olacak? Belki de işsizliğe mahkum edilecek. Bir önlem alınmazsa
karşılaşacağımız muhtemel sonuçlardan biri budur. Peki bu, istenilen bir sonuç
mudur? Hayır. O zaman ne yapmalı? Teknolojik gelişmelere karşı çıkmak bir çözüm
olabilir mi? Hayır, asla. Zaten, teknolojiye karşı gelmek, tarihin akışına
direnmek mümkün değildir. O zaman yapmamız gereken, bu gelişmelerin insana,
aileye, topluma, hatta bütün insanlığa zarar vermesini önlemektir. Çünkü emin
olun, İşsizlik, bütün toplumsal hastalıkların sebebidir. Açlığın, yokluğun,
yoksulluğun, çürümenin, bozulmanın, yozlaşmanın, hepsinin ama hepsinin sebebi
işsizliktir. İşsizlik, umudun düşmanıdır. Toplumsal barışın, huzur ve
istikrarın düşmanıdır. Onun için, işsizliğe yol açacak herhangi bir gelişmeye
dur dememiz lazım. Hepimizin önceliği bu olmalıdır. Teknolojik gelişmelerin, Sosyal
sonuçları iyi hesap edilmelidir. Sadece kar amacı güdülerek planlama yapılırsa,
bunun toplumsal maliyeti çok yüksek olur. İşsiz, umutsuz ve hoşnutsuz kitleler,
toplumsal barış ve huzur için en büyük tehdit olur.
"NELER YAPILABİLİR?"
Kavlak, anlattıklarından Endüstri 4.0 için olumsuz bir tablo çizdiğinin düşünülmemesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:
"Nihayetinde, teknoloji bir araçtır.Nasıl yönlendirirseniz, öyle kullanırsınız. Sadece kar amacıyla da kullanabilirsiniz, insanlığın iyiliği için de kullanabilirsiniz. Biz insanın iyiliğini tercih ediyoruz.Bizim mücadelemizde önce insan vardır. Herşey insan içindir. Endüstri 4.0'ın da insanlığın iyiliği için kullanılması, böyle yönlendirilmesi gerekiyor. Akıntıya karşı kürek çekmek yerine, 'Bu süreci nasıl yönetebiliriz, Krizden bir fırsat çıkarabilir miyiz?', buna bakmalıyız. Geleceğe bakarken, geçmişten ders almalıyız.
Size bir örnek vereyim. 1980'lerin başında, Hollywood'daki sendikalarda 200'den fazla farklı meslek sahibi vardı. Ama dijitalleşme 10 yıl içinde film endüstrisini tamamen kapladığında, meslek sayısı 25'e kadar düştü. Birden fazla iş yapabilen, daha teknik eğitim almış olanlar işkolunda kalabildi. Gerisi, gerisi ya başka sektörlerde iş buldu ya da işsiz kaldı. İşte yeni dönemde de bizi bekleyen tehlike bu. Dedim ya, işsizlik bütün kötülüklerin anasıdır diye, aynen öyle. Başımıza gelmesini beklemeden harekete geçmeliyiz. Her şeyden önce de işsizliğe karşı önlem almalıyız. Bunun için, mesela, işverenlerden çalıştırdığı işçilere eğitim vermesini isteyebiliriz. Öncelikle, tam otomasyona geçilecek yerlerde çalışanlara, başka beceriler kazandıracak eğitimler verilmesini isteyebiliriz. Ya da hükümetlerden, artık bu gelişmelerde aktif rol almasını, sürece öncülük etmesini talep edebiliriz. Karar vericilerden, geleceğe dönük eğitim programları hazırlamasını, bunlara kaynak ayırmasını isteyebiliriz. Ve elbette üniversiteler. Bizim umudumuz. Öncelikle onlar geleceğe hazır olmalı. Bizi yeni döneme hazırlamalı. Gelecekteki mesleklerin neler olabileceğini bize söylemeli, Bu meslekler için eğitimler düzenlemeli, Bunlara öğretim programı içinde ağırlıklı yer vermeli veya böyle toplantılar yapıp, sizin gibi pırıl pırıl insanları biraraya getirip, görüşlerinden yararlanmalı, geleceği hep birlikte inşa etmeli. Yani yakınacak, şikayet edecek, çözümü başkasından bekleyecek durumumuz yok. Hepimize iş düşüyor, görevimiz ağır, sorumluluğumuz büyüktür. Az çok demeden, bir an önce kolları sıvayıp, işe koyulmalıyız. Mesela, sadece bu toplantı bile, bu yolda atılmış bir adımdır. Belki küçük bir adımdır. Ama kimse unutmasın ki, Her büyük yürüyüş küçük bir adımla başlar."
AYTAÇ: "ÖĞRENCİLERİMİZ YOL GÖSTERİCİ OLMALI"
Uludağ Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Serpil Aytaç, Çalışma ekonomisi öğrencilerinin eğitimlerini arttırmak, adalet, eşitlik ve dayanışmadan yan bir anlayışla topluma hizmetle yükümlü olduğunu belirterek, "Bu çerçevede yaşadığı dünyayı anlayan, toplumun sosyal, siyasal sorunlarına duyarlı olmak, bu sorunların toplum ve insanlığın yanı sıra emeğin genel çıkarları doğrultusunda çözümler arayan öğrencilerimiz, bilgi ve enerjileriyle yol gösterici olmak zorundadır" dedi.
Pamukkale Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Araştırma Görevlisi Erkan Kıdak da 5 yıl önce katıldığı ilk AKADEMEK kurultayının kariyerine etkileri üzerine bir konuşma yaptı.
6 Mayıs'a günü akşamına kadar sürecek olan AKADEMEK Kurultayı açılış programı sonrasında Kavlak ve beraberindekiler otelin yanında hizmete giren bir petrol istasyonu ve sendika tarafından yaptırılan bir yaya üst geçidinin açılışını gerçekleştirildi.
Açılışlara bazı belde belediye başkanları, GMİS Genel Başkanı Ahmet Demirci ve yönetim kurulu üyeleri, bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri, öğretim görevlileri,öğrenci ve işçiler katıldı.
Haber : H Aksakal
Çok Okunanlar
» Henüz BUGÜN Haber Görünmüyor